deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler

Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

BALIKESİR, KISIR DÖNGÜSÜNÜ KIRMAK ZORUNDADIR!

Balıkesir ilinde, siyasetçi, bürokrat, işadamı vb. gibi, ilin yönetiminde doğrudan ve/veya dolaylı olarak etkili olan zevatın, kendi kişisel işleri dışında, gerçekte neyle meşgul oldukları anlaşılır gibi değildir. Aralarında hiçbir sistemli ilişki düzenleri yoktur. Millî ve dini bayram kutlamaları ile birtakım göstermelik törenler(!?) dışında, bu zevatı bir arada ve birlikte iş yaparken göremezsiniz. Herkes kendi iş çevresini babasının bostan tarlası olarak gördüğü için, kimse kimsenin işleriyle ilgilenmez. Kısacası, istisna kabilinden, münferit bazı beraberlikler dışında, “kişiler, birimler ve kurumlararası işbirliği kültürü” yoktur Balıkesir’de. Herkes kendi çöplüğünde kendi çalar kendi oynar. Durum böyle olunca, dışarıdan Balıkesir’e bakanlar, hiçbir şey anlaşılamayan (ya da yanlış değerlendirmelere sebep olan) bir kargaşadan başka pek bir şey göremezler! Bırakalım farklı partilere mensup milletvekillerini, aynı partiye mensup olanları bile bir arada görmek, son derece istisnai bir durumdur. Gerek siyasi partiler ve gerekse tüm diğer meslekî ve sivil toplum kuruluşlarının (ve hatta büyük şirketler) içlerindeki birbirlerine çatışma halinde olan çıkar gruplarının kavgaları ve ayak oyunları ile, ilk bakışta dışarıdan fark edilmese de, biraz dikkat edildiğinde adeta iç kaos halinde oldukları görülür. Bu durum ise, insanların ve kuruluşların verimliliklerini sabote eden başlıca etkenlerden biridir.   AYNI ŞEYLERİ YAPARAK, FARKLI SONUÇLAR ELDE EDEMEYİZ! Ülkemizin en zengin coğrafi bölgesinde yer alan Balıkesir’de, iş hayatının, toplumsal ilişkilerin ve kültürel faaliyetlerin düzeyi fevkalade düşük ve her alanda, gözle görülür bir “verimsizlik” söz konusudur. Balıkesir’de bireysel ve toplumsal ilişkiler, işte bu verimsizliği besleyen dinamikler üzerine kurulmuştur. Hani, eskilerin, “Benim oğlum binâ okur, döner döner yine okur.”(*) diye bir sözleri var ya, işte bu söz Balıkesir’deki tüm insan ilişkilerini ve toplumsal hayatı özetleyen bir ifadedir. Balıkesir gibi, zengin bir coğrafi konumu olan bir ilde, toplumsal hayatın bu derece geri olması akıl alacak bir iş değildir. Örneğin, Balıkesir siyasetçilerinin, başta Ankara olmak üzere Balıkesir dışında, zerre kıymet-i harbiyeleri yoktur. Aynı şekilde, işadamlarının da (bir-iki istisna dışında), Türk iş dünyasında esameleri okunmaz! Aynı şekilde, kültürel alanda ve akademik camiada da Balıkesir yok gibidir. Kısacası, hemen her konuda ve her zaman (bazı istisnalar söz konusu olsa da), hangi açıdan bakılırsa bakılsın ve neresinden tutulursa tutulsun, yer aldığı coğrafya göz önüne alındığında, Balıkesir’in iler-tutar tarafı yok gibidir. Tarımsal ve hayvansal üretim miktarı bakımından, Türkiye’nin en önde gelen ili olan Balıkesir’in, “kuzu”dan başka kendine mahsus, Türkiye piyasalarında aranan hiçbir “marka ürün”ü yoktur. 19. yüzyıl ortalarından itibaren aldığı göçler sebebiyle, sahip olduğu kozmopolit yapısı ile, toplamda 1 milyon 350 bini aşan, pek çok farklı kültürü bünyesinde barındıran Balıkesir’de, dışarıdan gelenlerin ilgisini çekebilen (Ayvalık ve Susurluk tostlarından başka), kendine mahsus bir mutfağı ve mutfak ürünü de yoktur. Komşumuz Çanakkale’nin, 30 bin nüfuslu Ezine ilçesinin, tüm ülke genelinde bilinen ve aranan “Ezine Peyniri” diye bir markası var. Adeta herkesin kendi müziği ile kendi dansını yaptığı Balıkesir’e dışarıdan bakan kimsenin (kaos ve karmaşanın ötesinde), algılayabileceği özel bir müzik ve dans yoktur!   BİREYSEL ANLAYIŞLA VARILABİLECEK HİÇBİR ORTAK HEDEF YOKTUR! Burada anlatılmaya çalışılan hususlarla ilgili olarak, Balıkesir’de sayısız ve çok belirgin örnekler var. Ancak, bu örnekler zikredildiğinde, konu kendi mecrasından çıkarılıp, kişiselleştirileceğinden, ad ve yer belirterek örnek vermekten kaçınmak gerekiyor. Örneğin siyaset alanındaki yetersizliklerden söz ederken, elbette verilebilecek son derece belirgin örnekler var; ancak, somut örnekler verildiğinde, sanki ifade edilmeye çalışılan problemin sadece o kişi ile ilgili olduğu ve diğerlerinin buna dahil olmadığı gibi bir anlayış var burada.  O nedenle, biz elden geldiğince problemlerin detaylarını ifade ederek, anlatılan hususlarla ilgili olarak herkesin, kendi bildiği somut örneklerle değerlendirmeler yapması, sanırım çok daha doğru olacak. Türkiye’de üretilen zeytin ve zeytinyağının yarısından fazlasının üretildiği Balıkesir’in, ülke genelinde bilinen ve aranan tek bir tane bile zeytin ve zeytinyağı markası yoktur! Aynı şekilde, olağanüstü kalitedeki et ve süt ürünleri ile ilgili de (Rize’nin çayı, Antalya’nın portakalı, Manisa’nın üzümü, Aydın’ın inciri, Trabzon’un tereyağı, Kayseri’nin pastırması vb. gibi) gıda markaları yok Balıkesir’in. Dahası, hiç kimsenin böyle bir derdi de yok burada. Durum böyle olunca, Türkiye’nin en zengin coğrafyasında, en fakir toplumsal hayat yaşanmaya devam eder gider. Örneğin, burada bir buçuk yıl önce yayınlanan ilk yazımızda da sözünü ettiğimiz, bir “İstiklal Madalyası” diye bir konumuz var. Balıkesir Türk Ocağı’nın teklifi ile başlatılan girişimde, bugüne kadar hiçbir ilerleme sağlanabilmiş değildir.(**) Bütün siyasiler, “Kuva-yı Milliye Şehri Balıkesir’in İstiklal Madalyası’nı fazlası ile hak ettiğini, ama bugüne kadar bu madalyanın verilmemiş ya da alınamamış olduğu” konusunda hemfikir görünüyorlar. Ancak, İstiklal Madalyası’nın alınması için bir araya gelinemediğinden, Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde hiçbir etki yaratılamıyor!   AYRIŞMAYI DEĞİL, BİRLEŞMEYİ SAĞLAYAN ETKENLERE YAPIŞMALI Diğer illerde, geneli ilgilendiren bir mesele olduğunda, o ilin siyasileri parti ayrımı olmaksızın, hep birlikte hareket ediyorlar ve sonuç alıyorlar. Balıkesir’in Ankara’da halledilmesi gereken bir problemi olduğunda, bırakın farklı partilerin milletvekillerinin topluca bir araya gelmelerini, iktidar partisinin milletvekillerini bile çoğu zaman aynı konuda bir arada görmek mümkün olmuyor. Bizimkilerin, topluca bir araya gelmelerini engelleyen, sonsuz kişisel sebepleri varken, diğer illerin siyasileri için, kendi illerinin çıkarları söz konusu olduğunda, bir araya gelmeye tek bir neden yeterli oluyor. Balıkesir’in, acilen, en başta eğitim olmak üzere, tarımsal ve hayvansal üretimde kalite artışını ve markalaşmayı, üretim artışını ve istihdam artışını sağlayacak yeni bir siyasi ve iktisadi vizyona ihtiyacı var. Geçmişteki anlayışı sürdürerek ve aynı usulleri tekrarlayarak, olduğumuz yerde dönüp durmanın ötesinde, varabileceğimiz hiçbir yeni bir hedef olamaz. Çalışma yaşına gelen gençlerimizi Balıkesir’de istihdam edemediğimiz gayet açıktır. Geçen zaman ve artan nüfusa göre, Balıkesir’de de, elbette doğal olarak bir üretim ve istihdam artışı oluyor. Ancak bu, nüfus artışının getirdiği istihdam ve üretim ihtiyaçlarımızı karşılamaktan çok uzaktır. Balıkesir ürünlerini, ülke genelindeki tüm piyasalarda aranan mallar olması, ancak üretimde kalite artışı ve markalaşma ile mümkün olabilecek bir iştir. Üretimde kalite artışı ve Balıkesir’e mahsus gıda markalarının yaratılabilmesi, ancak, kişiler ve kurumlar arası işbirliği kültürünün gelişmesi ile olabilir. Bu olmadığında, bireysel ve kurumsal faaliyetlerin, çoğu zaman birbirlerini engelleyici sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Örneğin, aralarında bir koordinasyon olmadığında, belediyeler, sokak asfaltlarını yapar, sonra da telekomünikasyon şirketleri gelir, yeraltı hatları ile ilgili çalışmalar için, yeni dökülmüş asfaltları kazar; sonra o kazılan yerler yama yapılsa bile, yolun kalitesi olması gereken düzeyde olmaz! Bu gibi konularda, eğer kurumlar arasında bir işbirliği kültürü ve koordinasyon yoksa, sadece yasal düzenlemeler asla istenen sonuçları vermez! Öyle olunca da, kurumlardan birinin yaptığını diğeri bozmaya devam eder.   SORUNLAR, ANCAK “BALIKESİR’İN ORTAK AKLI” İLE ÇÖZÜLÜR Kurumlararası işbirliğinin sağlanabildiği konularda ve durumlarda, iş ve hizmet kalitesinde kayda değer artışların ve buna karşılık, maliyetlerde gözle görülür düşüşlerin olacağı gayet açıktır. İstiklal madalyası, üretim ve istihdamı arttırıcı yatırımlar gibi, topyekun Balıkesir’i ilgilendiren hususlarda ise, farklı partilere mensup siyasiler arasında işbirliği, olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Eğer siyasiler, kendileri bir araya gelemiyorlarsa, halkın onları buna mecbur edebilmesi gerekir. Bu bakımdan, kurumlararası işbirliği kültürünün gelişmesinde ve siyasilerin gerektiği hallerde bir araya gelebilmelerinde toplumsal talebin gücü ve etkinliği fevkalade önemlidir. Toplum bu konulardaki taleplerini güçlü bir şekilde ortaya koymadığı ve etkisini hissettirmediği sürece, bu böyle devam eder gider. Yetişen gençlerimizin en yeteneklileri Balıkesir dışına gidiyorsa, burada bir üniversitemiz ve üniversite hastanemiz varken, biz hâlâ hastalarımızı İzmir’e, Bursa’ya, İstanbul’a ve Ankara’ya taşıyorsak, Balıkesirliler olarak düşünmemiz, bir araya gelmemiz ve “Balıkesir’in ortak aklı” ile siyasilerimizi, bürokratlarımızı ve işadamlarımızı bizim ihtiyaçlarımızı ve taleplerimizi dikkate almaya zorlamalı, onları buna mecbur edebilmeliyiz. Çünkü, bunu biz kendimiz yapmadığımızda, hiç kimse gelip, bizim için bu işleri yapmayacak!.. ____________    (*) Binâ: Arapça gramerinin, kelime yapısıyla ilgili temel bilgilerin yer aldığı ilk kitabı. (**) https://www.balikesirartihaber.com/yazar/ramazan-aydin/balikesir-istiklal-madalyasini-nasil-alacak-64-kose-yazisi
Ekleme Tarihi: 08 Ekim 2025 -Çarşamba

BALIKESİR, KISIR DÖNGÜSÜNÜ KIRMAK ZORUNDADIR!

Balıkesir ilinde, siyasetçi, bürokrat, işadamı vb. gibi, ilin yönetiminde doğrudan ve/veya dolaylı olarak etkili olan zevatın, kendi kişisel işleri dışında, gerçekte neyle meşgul oldukları anlaşılır gibi değildir. Aralarında hiçbir sistemli ilişki düzenleri yoktur. Millî ve dini bayram kutlamaları ile birtakım göstermelik törenler(!?) dışında, bu zevatı bir arada ve birlikte iş yaparken göremezsiniz. Herkes kendi iş çevresini babasının bostan tarlası olarak gördüğü için, kimse kimsenin işleriyle ilgilenmez. Kısacası, istisna kabilinden, münferit bazı beraberlikler dışında, “kişiler, birimler ve kurumlararası işbirliği kültürü” yoktur Balıkesir’de. Herkes kendi çöplüğünde kendi çalar kendi oynar.

Durum böyle olunca, dışarıdan Balıkesir’e bakanlar, hiçbir şey anlaşılamayan (ya da yanlış değerlendirmelere sebep olan) bir kargaşadan başka pek bir şey göremezler! Bırakalım farklı partilere mensup milletvekillerini, aynı partiye mensup olanları bile bir arada görmek, son derece istisnai bir durumdur. Gerek siyasi partiler ve gerekse tüm diğer meslekî ve sivil toplum kuruluşlarının (ve hatta büyük şirketler) içlerindeki birbirlerine çatışma halinde olan çıkar gruplarının kavgaları ve ayak oyunları ile, ilk bakışta dışarıdan fark edilmese de, biraz dikkat edildiğinde adeta iç kaos halinde oldukları görülür. Bu durum ise, insanların ve kuruluşların verimliliklerini sabote eden başlıca etkenlerden biridir.

 

AYNI ŞEYLERİ YAPARAK, FARKLI SONUÇLAR ELDE EDEMEYİZ!

Ülkemizin en zengin coğrafi bölgesinde yer alan Balıkesir’de, iş hayatının, toplumsal ilişkilerin ve kültürel faaliyetlerin düzeyi fevkalade düşük ve her alanda, gözle görülür bir “verimsizlik” söz konusudur. Balıkesir’de bireysel ve toplumsal ilişkiler, işte bu verimsizliği besleyen dinamikler üzerine kurulmuştur. Hani, eskilerin, “Benim oğlum binâ okur, döner döner yine okur.”(*) diye bir sözleri var ya, işte bu söz Balıkesir’deki tüm insan ilişkilerini ve toplumsal hayatı özetleyen bir ifadedir.

Balıkesir gibi, zengin bir coğrafi konumu olan bir ilde, toplumsal hayatın bu derece geri olması akıl alacak bir iş değildir. Örneğin, Balıkesir siyasetçilerinin, başta Ankara olmak üzere Balıkesir dışında, zerre kıymet-i harbiyeleri yoktur. Aynı şekilde, işadamlarının da (bir-iki istisna dışında), Türk iş dünyasında esameleri okunmaz! Aynı şekilde, kültürel alanda ve akademik camiada da Balıkesir yok gibidir. Kısacası, hemen her konuda ve her zaman (bazı istisnalar söz konusu olsa da), hangi açıdan bakılırsa bakılsın ve neresinden tutulursa tutulsun, yer aldığı coğrafya göz önüne alındığında, Balıkesir’in iler-tutar tarafı yok gibidir.

Tarımsal ve hayvansal üretim miktarı bakımından, Türkiye’nin en önde gelen ili olan Balıkesir’in, “kuzu”dan başka kendine mahsus, Türkiye piyasalarında aranan hiçbir “marka ürün”ü yoktur. 19. yüzyıl ortalarından itibaren aldığı göçler sebebiyle, sahip olduğu kozmopolit yapısı ile, toplamda 1 milyon 350 bini aşan, pek çok farklı kültürü bünyesinde barındıran Balıkesir’de, dışarıdan gelenlerin ilgisini çekebilen (Ayvalık ve Susurluk tostlarından başka), kendine mahsus bir mutfağı ve mutfak ürünü de yoktur. Komşumuz Çanakkale’nin, 30 bin nüfuslu Ezine ilçesinin, tüm ülke genelinde bilinen ve aranan “Ezine Peyniri” diye bir markası var. Adeta herkesin kendi müziği ile kendi dansını yaptığı Balıkesir’e dışarıdan bakan kimsenin (kaos ve karmaşanın ötesinde), algılayabileceği özel bir müzik ve dans yoktur!

 

BİREYSEL ANLAYIŞLA VARILABİLECEK HİÇBİR ORTAK HEDEF YOKTUR!

Burada anlatılmaya çalışılan hususlarla ilgili olarak, Balıkesir’de sayısız ve çok belirgin örnekler var. Ancak, bu örnekler zikredildiğinde, konu kendi mecrasından çıkarılıp, kişiselleştirileceğinden, ad ve yer belirterek örnek vermekten kaçınmak gerekiyor. Örneğin siyaset alanındaki yetersizliklerden söz ederken, elbette verilebilecek son derece belirgin örnekler var; ancak, somut örnekler verildiğinde, sanki ifade edilmeye çalışılan problemin sadece o kişi ile ilgili olduğu ve diğerlerinin buna dahil olmadığı gibi bir anlayış var burada.  O nedenle, biz elden geldiğince problemlerin detaylarını ifade ederek, anlatılan hususlarla ilgili olarak herkesin, kendi bildiği somut örneklerle değerlendirmeler yapması, sanırım çok daha doğru olacak.

Türkiye’de üretilen zeytin ve zeytinyağının yarısından fazlasının üretildiği Balıkesir’in, ülke genelinde bilinen ve aranan tek bir tane bile zeytin ve zeytinyağı markası yoktur! Aynı şekilde, olağanüstü kalitedeki et ve süt ürünleri ile ilgili de (Rize’nin çayı, Antalya’nın portakalı, Manisa’nın üzümü, Aydın’ın inciri, Trabzon’un tereyağı, Kayseri’nin pastırması vb. gibi) gıda markaları yok Balıkesir’in. Dahası, hiç kimsenin böyle bir derdi de yok burada. Durum böyle olunca, Türkiye’nin en zengin coğrafyasında, en fakir toplumsal hayat yaşanmaya devam eder gider.

Örneğin, burada bir buçuk yıl önce yayınlanan ilk yazımızda da sözünü ettiğimiz, bir “İstiklal Madalyası” diye bir konumuz var. Balıkesir Türk Ocağı’nın teklifi ile başlatılan girişimde, bugüne kadar hiçbir ilerleme sağlanabilmiş değildir.(**) Bütün siyasiler, “Kuva-yı Milliye Şehri Balıkesir’in İstiklal Madalyası’nı fazlası ile hak ettiğini, ama bugüne kadar bu madalyanın verilmemiş ya da alınamamış olduğu” konusunda hemfikir görünüyorlar. Ancak, İstiklal Madalyası’nın alınması için bir araya gelinemediğinden, Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde hiçbir etki yaratılamıyor!

 

AYRIŞMAYI DEĞİL, BİRLEŞMEYİ SAĞLAYAN ETKENLERE YAPIŞMALI

Diğer illerde, geneli ilgilendiren bir mesele olduğunda, o ilin siyasileri parti ayrımı olmaksızın, hep birlikte hareket ediyorlar ve sonuç alıyorlar. Balıkesir’in Ankara’da halledilmesi gereken bir problemi olduğunda, bırakın farklı partilerin milletvekillerinin topluca bir araya gelmelerini, iktidar partisinin milletvekillerini bile çoğu zaman aynı konuda bir arada görmek mümkün olmuyor. Bizimkilerin, topluca bir araya gelmelerini engelleyen, sonsuz kişisel sebepleri varken, diğer illerin siyasileri için, kendi illerinin çıkarları söz konusu olduğunda, bir araya gelmeye tek bir neden yeterli oluyor.

Balıkesir’in, acilen, en başta eğitim olmak üzere, tarımsal ve hayvansal üretimde kalite artışını ve markalaşmayı, üretim artışını ve istihdam artışını sağlayacak yeni bir siyasi ve iktisadi vizyona ihtiyacı var. Geçmişteki anlayışı sürdürerek ve aynı usulleri tekrarlayarak, olduğumuz yerde dönüp durmanın ötesinde, varabileceğimiz hiçbir yeni bir hedef olamaz. Çalışma yaşına gelen gençlerimizi Balıkesir’de istihdam edemediğimiz gayet açıktır. Geçen zaman ve artan nüfusa göre, Balıkesir’de de, elbette doğal olarak bir üretim ve istihdam artışı oluyor. Ancak bu, nüfus artışının getirdiği istihdam ve üretim ihtiyaçlarımızı karşılamaktan çok uzaktır. Balıkesir ürünlerini, ülke genelindeki tüm piyasalarda aranan mallar olması, ancak üretimde kalite artışı ve markalaşma ile mümkün olabilecek bir iştir.

Üretimde kalite artışı ve Balıkesir’e mahsus gıda markalarının yaratılabilmesi, ancak, kişiler ve kurumlar arası işbirliği kültürünün gelişmesi ile olabilir. Bu olmadığında, bireysel ve kurumsal faaliyetlerin, çoğu zaman birbirlerini engelleyici sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Örneğin, aralarında bir koordinasyon olmadığında, belediyeler, sokak asfaltlarını yapar, sonra da telekomünikasyon şirketleri gelir, yeraltı hatları ile ilgili çalışmalar için, yeni dökülmüş asfaltları kazar; sonra o kazılan yerler yama yapılsa bile, yolun kalitesi olması gereken düzeyde olmaz! Bu gibi konularda, eğer kurumlar arasında bir işbirliği kültürü ve koordinasyon yoksa, sadece yasal düzenlemeler asla istenen sonuçları vermez! Öyle olunca da, kurumlardan birinin yaptığını diğeri bozmaya devam eder.

 

SORUNLAR, ANCAK “BALIKESİR’İN ORTAK AKLI” İLE ÇÖZÜLÜR

Kurumlararası işbirliğinin sağlanabildiği konularda ve durumlarda, iş ve hizmet kalitesinde kayda değer artışların ve buna karşılık, maliyetlerde gözle görülür düşüşlerin olacağı gayet açıktır. İstiklal madalyası, üretim ve istihdamı arttırıcı yatırımlar gibi, topyekun Balıkesir’i ilgilendiren hususlarda ise, farklı partilere mensup siyasiler arasında işbirliği, olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Eğer siyasiler, kendileri bir araya gelemiyorlarsa, halkın onları buna mecbur edebilmesi gerekir. Bu bakımdan, kurumlararası işbirliği kültürünün gelişmesinde ve siyasilerin gerektiği hallerde bir araya gelebilmelerinde toplumsal talebin gücü ve etkinliği fevkalade önemlidir. Toplum bu konulardaki taleplerini güçlü bir şekilde ortaya koymadığı ve etkisini hissettirmediği sürece, bu böyle devam eder gider.

Yetişen gençlerimizin en yeteneklileri Balıkesir dışına gidiyorsa, burada bir üniversitemiz ve üniversite hastanemiz varken, biz hâlâ hastalarımızı İzmir’e, Bursa’ya, İstanbul’a ve Ankara’ya taşıyorsak, Balıkesirliler olarak düşünmemiz, bir araya gelmemiz ve “Balıkesir’in ortak aklı” ile siyasilerimizi, bürokratlarımızı ve işadamlarımızı bizim ihtiyaçlarımızı ve taleplerimizi dikkate almaya zorlamalı, onları buna mecbur edebilmeliyiz. Çünkü, bunu biz kendimiz yapmadığımızda, hiç kimse gelip, bizim için bu işleri yapmayacak!..

____________

   (*) Binâ: Arapça gramerinin, kelime yapısıyla ilgili temel bilgilerin yer aldığı ilk kitabı.

(**) https://www.balikesirartihaber.com/yazar/ramazan-aydin/balikesir-istiklal-madalyasini-nasil-alacak-64-kose-yazisi

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.