Halkın, gerek devlette ve gerekse belediyelerde olsun, kamu idaresi hakkındaki görüş ve kanaatleri, o idarelerde görev alanların ve oralardan nemalanmakta olanların değerlendirmelerinden anlaşılamaz! Ne var ki, Türkiye’de, herhangi bir pozisyonda kamu idaresini ele geçirenler, kendi yönetimleri ve icraatları ile ilgili değerlendirmeleri, “gerçek muhalif görüş sahipleri”nden değil, kendi yanlarındaki insanlardan ve kendilerinden nemalanmakta olan “mütebasbıslar”dan(*) dinlemeyi severler. Bu durum, hem ülkemiz genelinde ve hem de başta sözüm ona “İslam ülkeleri” olmak üzere, tüm diğer geri kalmış ülkelerde olduğu gibi, Balıkesir’de de böyledir.
ALINAN KREDİLER HAR VURUP HARMAN SAVRULURSA!
Hatırlayacağınız üzere, 31 Mart 2024’te yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nden sonra, Balıkesir’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı dahil, 15 ilçenin de belediye başkanlıklarını kazanan CHP ile ilgili olarak, burada 22 Nisan 2024 tarihinde yayınlanan “CHP’li Başkanlar, Aldıkları Bu Siyasi Krediyi Değerlendirebilecekler mi?” başlıklı yazımızda, “Seçimleri CHP kazanmış değildir, AK Parti kaybetti” şeklinde bir değerlendirme yapılmıştı. Bugünkü durumlara bakıldığında, CHP’li başkanların, 16 ay önce Balıkesir halkından aldıkları fevkalade yüksek siyasi krediyi, har vurup harman savurmakta olduklarını söylemek gerekiyor.
Çok değerli başkanlarımız kusura bakmasınlar; ancak, işgal etmekte oldukları makamlar bakımından, hiç de kısa sayılmayacak bir süreden sonra, CHP açısından siyasi manzaranın pek de iç açıcı olduğu söylenemez. Türkiye’deki hemen hemen her partide olağan olan parti içi klikleşmelerde, CHP içindeki hareketliliğin zirvede olduğu, öteden beri zaten bilinen bir durumdur. Bu sebeple, en başta Ahmet Akın olmak üzere, görevdeki başkanlar, eğri ya da doğru, yaptıkları her icraatta, ilk ve en etkili darbeleri kendi arkadaşlarından yemektedirler. Dolayısı ile, CHP içindeki başkanlara muhalif klikler, “siyasi muhalefet” anlamında, rakip partilere yapacak iş bırakmıyorlar.
Şu ya da bu düzeyde siyasetle alakası olanlar bir tarafa bırakılacak olursa, belediyelerden hizmet beklemekte olan sıradan vatandaşların, yapılan (ya da yapılması gerektiği halde yapılmayan) işler hakkındaki düşünceleri ve kanaatleri hakkında, başkanların düzenli ve sistemli olarak “zamanında, doğru ve yeterli” bilgi sahibi olup-olmadıklarını pek bilemiyorum. Ancak, belediyelerde görev yapmakta olan CHP’li kadrolar ve onların yakınları ile şu ya da bu şekilde belediyelerden nemalanmakta olanlar bir yana, sıradan insanların gidişattan memnun olduklarını söylemek çok zor. Zaman zaman bir araya geldiğimiz, belediyelerde halen belli bir düzeyde görev ve sorumluluk üstlenmekte olan dostlarımızla yaptığımız çok özel sohbetler, bize, halkın hizmet beklentileri ile, belediyelerin icraatları arasında olması gereken paralelliğin olmadığını gösteriyor.
ÖNCELİKLİ HİZMETLERDE BİLİNÇLİ ADIMLAR ATILIYOR MU?
İl genelinde, en başta, içme suyu, kanalizasyon, arıtma tesisleri, çöp ve atık yönetimi gibi konular olmak üzere, yıllardır kangren haline gelmiş olan meselelerde, çözüm istikametinde kayda değer bir hareketliliğin olmaması, halkın reel gündeminde önemli bir yer tutuyor. Edremit Körfezi bölgesindeki, şu “yazlık” denen ucube yapılar ve sitelerle ilgili her anlamdaki başıbozukluklarla ilgilenen kimse yok! Bu konuda, çok daha vahim olan husus ise, bölgedeki belediye başkanlarının (ve yakınlarının) bu başıbozukluklara göre vaziyet alarak, çıkarlarını korumaya çalışmalarıdır. Ahmet Akın’ın, ilçelerde, beldelerde ve köylerde, şu ya da bu şekilde rantı yüksek olan yerlerle ilgili, merkezi bir kontrol ve denetim sistemi kuramadığı, herkesin kendi çöplüğünde horoz olmaya devam ettiği görülüyor.
Başkanların çevresindeki insanların en önemli söylemleri, belediyelerin ağır borçla devralındıkları, bu nedenle, yapılması gereken pek çok öncelikli işler için, yeterli kaynak bulunmadığı, belediyelerin özkaynaklarının büyük ölçüde tüketilmiş olduğu vb. şeklinde oluyor. İyi ama, değerli başkanlarımızın, seçimlerden önce belediyelerin mali durumları ile ilgili hiç mi bilgileri yoktu? Göreve geldikleri taktirde, halka vaat etmekte oldukları işleri yapmak için gereken paraları nereden bulacakları konusunda, hiç mi işe yarar fikirleri yoktu?
GEÇMİŞ DÖNEMLE İLGİLİ İDDİALAR VE İTHAMLAR NE DURUMDA?
Geçmiş dönemlerde belediyelerde görev yapan bazı üst düzey yöneticiler hakkında, ayyuka çıkan yolsuzluk ve suiistimal söylentileri vardı! Seçim döneminde, şu andaki değerli başkanlarımız, rakiplerine karşı o söylentileri sürekli olarak kullanmışlardı. Peki, o söylentilerle ilgili olarak, 16 aydır ne gibi işlemler yapıldı; yani, o söylentiler ne derece doğru ya da yalandı?
Halk, CHP’li başkanlardan, seçim döneminde rakiplerine yönelik yaptıkları ithamlarla ilgili ne gibi işlemlerin yapıldığını da merak ediyor… Örneğin, Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, Yücel Yılmaz’ın “kasası ve sırdaşı” olarak, sürekli dedikodusu yapılan Yasin Sağay’la ilgili iddia ve ithamlar konusunda herhangi bir çalışma var mı? Uzun yıllardır, kullandıkları suların paralarını ödemeyen işletmelerle ilgili bugün durum nedir? Kısacası, belediye (BASKİ) musluklardan akıtmakta olduğu suyun parasının ne kadarını düzenli olarak toplayabiliyor?
Anlara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kendisinden önce uzun yıllar görev yapan İ. Melih Gökçek’le ilgili, toplam yolsuzluk tutarı 3 katrilyon lirayı (yaklaşık 75 milyar Dolar) aşan, 40’tan fazla suç dosyasını İçişleri Bakanlığı’na ve Cumhuriyet Savcılığı’na ilettiklerini, ancak savcılığın ve bakanlığın bu dosyalarla ilgili hiçbir işlem yapmadıklarını anlatıyor her yerde. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nde ve son seçimlerde CHP’ye geçen ilçe belediyelerinde, önceki dönemlerle ilgili olarak kaç tane suç dosyası oluşturuldu? Cumhuriyet Savcılığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na gönderilen dosyalar varsa, bunların akıbetleri ne oldu? Bu konularda bilgisi olan kimse var mı Balıkesir’de? Yok! Neden yok peki?
CHP’Lİ BELEDİYELER ARASINDA YATAY VE DİKEY İLİŞKİLER
Çok genel bir bakışla değerlendirilecek olursa, CHP’li belediyelerde, ne münferit olarak kendi içlerinde ve ne de topyekun olarak aralarında bir uyumun ve sistemli bir işbirliğinin olmadığı gayet açık. Herhangi bir ilçe belediyesinde ya da Büyükşehir Belediyesi’nin herhangi bir biriminde inisiyatifi ele geçiren parti içi klik, elindeki gücü diğerlerine karşı kullanarak, kendi çıkarı peşinde koşuyor.
Tabii, bir de önceki belediye yönetimlerine bağlılıklarını devam ettirmekte olan personel sorunları var. Onlar da doğal olarak, çoğu zaman bireysel ve zaman zaman da ortaklaşa, içeride pasif direnişlerini sürdürüyorlar. Önceki personel, belediyelerde suların nerelerden gelip nerelere akmakta olduğunu gayet iyi bildiklerinden, pasif direnişlerinde etkili sonuçlar alabiliyorlar.
23 yıldır hem merkezi idare ve hem de yerel yönetimlerde dışlanmış olan CHP tabanı, 31 Mart 2024’te ele geçen yerel yönetimlerdeki imkanlardan yararlanma peşinde koşuyor; bu durum, başkanlar için son derece önemli bir dezavantaj olarak etkisini hissettiriyor. Kendilerinden önce AK Partili belediye başkanları tarafından belediyelere doldurulan personel ile mahallede komşu olan CHP seçmeni, 23 yıllık mağduriyetten kurtulmak istiyor. Bu olmadığında, parti içinde doğal olarak, tabandan kaynaklanan çok ciddi sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor.
Bu arada, belediye tarafından dışarıdan satın alınmakta olan mal ve hizmetlerle ilgili kritiklerimizi yaparken, AK Parti dönemindeki tercihler ile CHP dönemindeki tercihler bakımından ortaya çıkan farklılıkları ve sorunları da göz ardı etmiyoruz. Büyük ve kapsamlı ihaleler bir yana; örneğin, önceki dönemde, başkanların ikram kalemi harcamaları kapsamında, yıllar boyunca her ay belli bir miktar ürün satan esnaf, yeni dönemde bu imkanı yitirdiğinde, oturup dua etmiyor tabii! Balıkesir, öyle pek de büyük bir şehir filan değil, çarşıdaki herkes birbirini de, kiminle ne düzeylerde iş yaptığını filan da bilir. Bu tür konular, Balıkesir’in doğal siyasi dedikodu (ve eleştiri) malzemeleri olarak tezahür eder.
HİZMET VERİMLİLİĞİNİ VE SİYASİ BAŞARIYI ARTTIRMAK
Bizim, değerli başkanlarımıza acizane önerimiz ve tavsiyemiz, bir şekilde kendilerinden nemalanmakta olan kesimlerin dışında, belediyelerden hizmet beklemekte olan sıradan insanların görüşlerini ve hizmet talep önceliklerini sağlıklı bir şekilde ve düzenli olarak tespit edebilecekleri sistemler kurmalarıdır. Bu sistem, birinci ve ikinci derecedeki muhalif parti seçmenlerinin eleştirilerini de objektif bir şekilde tespit etmeli, başkanların kamuoyu önündeki tavır ve davranışları, konuşmaları ve imajları buna göre bilinçli bir şekilde yönetilmelidir.
Halkın çoğunluğunun taleplerini, hizmet önceliklerini ve eleştirilerini zamanında ve doğru bir şekilde tespit ederek, gerek icraatlarını ve gerek siyasi tavır ve söylemlerini buna göre düzenleyen başkanların, hem gerçekleştirdikleri hizmetler bakımından hem de halk nezdindeki puanları yükselecek, aleyhlerine olan değerlendirmelerin etkileri ise zayıflayacaktır.
Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, ilçe belediye başkanları ile (arada bir değil) düzenli olarak, bir araya geldikleri bir toplantı sisteminin olup-olmadığı konusunda, maalesef hiçbir bilgiye sahip değilim. Başkanların, önceden takvimi (ve belki gündemi de) belli olacak şekilde, periyodik olarak toplantılar yapmaları, verimliliği kat be kat arttıracağından, ortak hizmet başarısı fevkalade yüksek olacaktır. Bu ise, hem CHP’nin halk nezdinde siyasi beğenilirliğini arttıracak hem de kamu kaynaklarının doğru bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır.
İnsanlar, siyasi hizmetlere talip olurken çoğu zaman, “duyguları ve ihtirasları” ile karar verirler. Ancak, gerek siyasette yükselebilmek, gerek seçilebilmek ve gerekse de seçildikten sonra, halkın gözünde başarılı olabilmek için “âdil, akılcı ve ahlaklı” olmak zorundadır; çünkü, duygusallık ve ihtiras, toplumsal ilişkiler ve siyasi faaliyetler ile kamu görevlerinde insanları daima yanlışa götürür. Doğru yolun ise, sadece üç kapısı vardır: akıl, ahlâk ve adalet…
______________
(*) https://www.osmanlicasozlukler.com/osmanlica-sozluk-madde-173014.html