Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

HİÇ Mİ MERAK ETMİYORSUNUZ?

5’i AK Parti’li (yani, iktidar), 3’ü CHP’li (yani, muhalefet) ve 1’i de İYİ Parti’den (yani, muhalif oylarla) seçildikten sonra bağımsız olan anlı-şanlı vekillerimiz (Balıkesirliler “vekil” der) var! 9 tane... Birçok ile göre hayli iyi bir sayı sayılır! Peki, bırakalım bu 9’unu, örneğin AK Parti’li 5 milletvekilini (ve tabii CHP milletvekillerini de üçünü) bir kez olsun “bir arada” gören-duyan var mı? Tabii, burada, parti içi faaliyetler ve toplantılardaki “zorunlu” bir araya gelişleri kast etmiyorum; “kendi bireysel irade ve inisiyatifleri” ile olması gereken bir araya gelişlerden söz ediyorum! Şahsen ben, ne kendim gördüm, ne de bir başkasından böyle bir şey duydum! Ama, rakip partilere yönelik çalışmalarından çok, başta milletvekilleri olmak üzere, aynı parti içinde güya siyaset yapma iddiasında olanların, birbirlerine karşı ayakoyunları hikâyelerinden geçilmiyor! Ayrıca, birlikte oturup birer çay bile iç(e)meyen b tür insanlardan kime ne fayda gelir bilemem! Böylesine zengin bir coğrafyada, halk olarak bu derece fakir ve çağdaş medeniyetin hayli gerisinde bir hayat yaşıyor olmamızın, yetişen gençlerimiz için, şehrimizde iş imkanlarının bu derece dar olmasının başlıca sebebi, siyasilerimizdeki şahsiyet zafiyetleri ve yetersizliklerdir. Ama, onlara o imkanı ve fırsatı verenin de, bizler olduğumuzu görmemiz gerekiyor! Balıkesirliler olarak, sadece şu son dönemlerde değil, benim bildiğim en az 40-50 yıldır, acaba neden bu derece hiçbir işimize yaramayacak adamları Ankara’ya gönderiyoruz? Evet, bizim oy verip gönderdiğimiz bu kifayetsizler, Balıkesir’in her şeyini, Ankara’daki siyaset baronlarına adeta peşkeş çekiyorlar ve tek marifetleri de budur!   BALIKESİRLİLERİN YAPAMADIKLARINI, BAŞKALARI NASIL YAPIYOR? Ama, başka illerin siyasilerini (hem de farklı partilere mensup olanlar), hep bir arada bir devlet kurumunda illerine yönelik hizmetlerle ilgili görüşmeler yaptıklarına dair bilgi sahibi olmak bir yana, bizzat tanık olduklarımız da olmuştur. Örneğin, 2009 yılının Ekim ya da Kasım aylarıydı, rahmetli Rektör Prof.Dr. Şerif Saylan tarafından, Tıp Fakültesi ve Üniversitemiz Hastanesi için bazı görüşmeler yapmak üzere, iki arkadaşımla birlikte Ankara’ya gönderilmiştik. Tıp Fakültesi’nin akademik kadro meselelerini görüşmek için YÖK’e gittiğimizde, Aksaray’dan gelen 8-9 kişilik bir grupla karşılaştık. Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Necdet Sağlam, ilin 4 milletvekilini (AK Parti’li Ruhi Açıkgöz, Ali Rıza Alaboyun ve İlknur İnceöz ile MHP’li Osman Ertuğrul) ve 3 Rektör Yardımcısını da yanına almış, YÖK Personel Daire Başkanı Recep Sarıipek’in odasındaydılar; onlar çıktıktan sonra, Recep bey ile biz görüşecektik. Şöyle bir düşünün, biraz önce o heyetin çıktığı odada, bizim (Tıp Fakültesi Sekreteri bendeniz, Hastane Başmüdürü Halil Doğan  ve Hastane Müdür Yardımcısı Mutlu Tanrıkulu) ne kadar şansımız olabilirdi?!. Balıkesir milletvekili rahmetli A.Edip Uğur (ki, o dönemde, AK Parti Genel Başkan Yardımcısıydı), o zaman, sadece bize bir-iki randevu temin etmekle yetinmişti. Tabii, yaptığımız görüşmelerden, Hastanenin kuruluş prosedürleri bakımından elzem bazı eksikliklerimizi öğrenmenin ötesinde, neredeyse elimiz tamamen boş olarak dönmüştük!   ACABA, ANKARA’DAKİLER BALIKESİR’İ NASIL GÖRÜYORLAR? Eski Belediye Başkanımız, rahmetli Sabri Uğur’un ricası ile Balıkesir’e geldiğim 2005 yılından bu yana bu şehirde yaşıyorum. Bugüne kadar, ilimizi ilgilendiren bazı konularla ilgili olarak Ankara’ya giden birkaç heyet içinde (çoğu kez, tamamen kişisel davetlerle) yer aldım. Bu heyetlerde, zaman zaman bazı milletvekillerimizin, Belediye Başkanlarımızın, Valilerimizin de yer aldıkları oluyordu tabii. Ama, Aksaray örneğindeki gibi, “il adına topyekün bir ifade” ortaya konamıyordu! Bizim ortaya koyduğumuz bu derme-çatma manzaralara, Ankara perspektifinden bakıldığında, bu gibi hiçbir güçlü ifade ortaya koyma kabiliyeti olmayan heyetlerle oralara gitmektense, hiç gitmemek çok daha doğru görünüyor!   TIP FAKÜLTESİ VE ÜNİVERSİTE HASTANESİ NE OLACAK? Kim ne derse desin, aklı başında, ortalama düzeyde tıp eğitim için, en az 450 yataklı bir hastane gerekiyor. 2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı’nda açılan bizim Tıp Fakültemiz için inşa edilen hastanede, bugün ancak 200 yatak var! Son birkaç yıldır, hastane yöneticilerinin gayretleri ve binanın iç mimari düzeni değiştirilerek, yatak sayısı sanırım 300’e kadar çıkarılmış olsa da, bu asla yeterli değildir. Bizim Tıp Fakültemizin hastane ihtiyacı had safhadayken, üniversite kampüsüne 10 km mesafede bulunan Atatürk Şehir Hastanesi, İstanbul’daki Hamidiye Tıp Fakültesi’ne bağlanıyor! “Neden?” diye soran da yok! Başta vekiller(!) olmak üzere, Balıkesir’in sözüm ona siyasileri, bu durumu sadece uzaktan seyretmekle yetiniyorlar! Ve hastalarımız, hâlâ İzmir’e, Bursa’ya, İstanbul’a ve hatta Ankara’ya taşınmaya devam ediyor!.. Bir süre önce, kendisi de Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi olan, üniversitemizin değerli Rektörü sayın Prof.Dr. İlter Kuş’un, “100 yataklı hastane” yapılacağına dair bir açıklaması çarptı gözüme. “Balıkesir’in Ankara nezdinde ne kadar hafife alınmakta olduğu”na dair, çok ciddi bir gösterge olan bu habere, siyasilerimizin ve sözüm ona ilimizde aydın(!) geçinen okumuş-yazmış takımının, hiçbir tepki göstermemiş olmaları dikkat çekicidir. Bu tür olaylar bir başka ilde olsaydı, emin olun, iktidarı ve muhalefeti ile o illerin siyasileri bir araya gelir ve Ankara’yı, bu kararı almış olan efendilerin başlarına yıkarlardı! Ben şahsen, başta milletvekilleri olmak üzere, Balıkesir siyasilerinin, Belediye Başkanlarının ve Valilerinin, bu konuda herhangi bir itirazî girişimlerini işitmiş değilim; bilen-duyan varsa söylesin, biz de öğrenelim!   TIP FAKÜLTESİ’NE FAZLA ÖĞRENCİ ALINIYOR, PUANLAR DÜŞÜYOR! İlk mezunlarını 2016 yılı Haziran sonunda veren Tıp Fakültemiz, üçbuçuk ay sonra 6. Dönem mezunlarını verecek... Gerek mevcut binaların ve donanımlarının kapasitesi ve gerekse öğretim elemanları bakımlarından, yılda en çok 50 öğrenci alınması gereken Tıp Fakültemize, YÖK’ün dayatmaları ile her yıl 150-200 öğrenci yerleştiriliyor! İlk 41 öğrencisini, 2009 ÖSS’de, Türkiye genelinde ilk 9.000’den alan Tıp Fakültemiz, aldığı öğrenciler bakımından, geçen yıl ilk 17.000’lere kadar geriledi. Ve, buradan hekim diploması aldıkları için, bu çocuklar ülkemizin her yerinde “pratisyen hekim” olarak görev yapıyorlar! Bu konunun detayları, başlı başına birkaç yazı hacmine ulaşacak kadar uzundur. Şimdilik bu kadarı ile yetinelim. Mutlaka, Tıp Fakültesi ve Üniversite Hastanesi ile ilgili üzüntü verici durumların benzerleri, ilimizde, pek çok başka konularda da söz konusudur. Ben burada, tüm detaylarını bildiğim ve hakim olduğum bir konu olması bakımından, “ilimizdeki hizmet anlayışı ile ilgili olumsuz bir örnek olarak”, sadece bu konudan söz ediyorum. Ve, sizlerin de, buna benzer, pek çok konularda da bilgi sahibi olduğunuzdan eminim.   TOPLUMSAL HAYATI İLGİLENDİREN HER KONUNUN ASIL MUHATAPLARI SİYASİLERDİR İlimizle ilgili, kamu hizmetleri bakımından, bu ve benzeri meselelerle ilgilenmeleri gerekenler, iktidarı ve muhalefeti ile milletvekilleri ve Belediye Başkanları dahil, ildeki siyasetçilerdir. Ne yazık ki, incir çekirdeğini doldurmayan, kişisel siyasi ve maddi çıkarlarını aşamayacak düzeyde zayıf karakterli insanlardan bunu beklemek de pek mümkün görünmüyor! Lütfen, taşıdıkları etiketler her ne olursa olsun, aranızda “siyasetçi” kimliği ile dolaşmakta olan çapsızlara prim vermeyin. Dahası, Balıkesir’e yapılması gerektiği halde, yapılmamış olan hizmetler konusunda onlara nefes aldırmayın! Unutmayın ki, hiçbir “asil” kendisinin tayin ettiği bir “vekil”in karşısında ayağa kalkmaz, ona saygılarını ifade etme gereği duymaz! Aksine, o vekil, asiller karşısında saygılarını ifade etmekle “yükümlü” olmalıdır; yani, karşılarında, halk değil, kendileri ayağa kalkmalı. Eğer siz onların karşısında ayağa kalkmaya (hatta 4 kat eğilmeye) devam ederseniz, onlar da sizin sırtınızdan inmezler! Bu durumda, neden insinler ki zaten? Halbuki, kendi görevleri olduğu halde, yapmadıkları işlerle ilgili olarak sürekli sizlere hesap vermelidirler. Bunu yapmayacak ya da yapamayacak olanların siyasette ne işleri var Allah aşkına? Siyasilerin, çapsızlıklarından dolayı yapamadıkları ya da şahsiyet zafiyetlerinden dolayı yapmadıkları görevlerle ilgili olarak, saçma-sapan mazeret masallarını dinlemek zorunda değiliz! Halk olarak, görevlerini yapmayanları siyaset sahnesinden alaşağı edecek olan bizleriz! Ve eğer onlar yıllar yılı bulundukları mevkileri koruyabiliyorlarsa, unutmayın ki, tek kusur sadece sizlerdedir. Sırtınıza binmiş olan siyasilerin değişmesi, maalesef sizden değil, onların kendi aralarındaki rekabetten ve mücadeleden kaynaklanıyor. Kısacası, kendi aralarındaki kavgadan galip çıkan, geliyor sizin sırtınıza biniyor…
Ekleme Tarihi: 13 Mart 2022 - Pazar

HİÇ Mİ MERAK ETMİYORSUNUZ?

5’i AK Parti’li (yani, iktidar), 3’ü CHP’li (yani, muhalefet) ve 1’i de İYİ Parti’den (yani, muhalif oylarla) seçildikten sonra bağımsız olan anlı-şanlı vekillerimiz (Balıkesirliler “vekil” der) var! 9 tane... Birçok ile göre hayli iyi bir sayı sayılır!

Peki, bırakalım bu 9’unu, örneğin AK Parti’li 5 milletvekilini (ve tabii CHP milletvekillerini de üçünü) bir kez olsun “bir arada” gören-duyan var mı? Tabii, burada, parti içi faaliyetler ve toplantılardaki “zorunlu” bir araya gelişleri kast etmiyorum; “kendi bireysel irade ve inisiyatifleri” ile olması gereken bir araya gelişlerden söz ediyorum! Şahsen ben, ne kendim gördüm, ne de bir başkasından böyle bir şey duydum! Ama, rakip partilere yönelik çalışmalarından çok, başta milletvekilleri olmak üzere, aynı parti içinde güya siyaset yapma iddiasında olanların, birbirlerine karşı ayakoyunları hikâyelerinden geçilmiyor! Ayrıca, birlikte oturup birer çay bile iç(e)meyen b tür insanlardan kime ne fayda gelir bilemem!

Böylesine zengin bir coğrafyada, halk olarak bu derece fakir ve çağdaş medeniyetin hayli gerisinde bir hayat yaşıyor olmamızın, yetişen gençlerimiz için, şehrimizde iş imkanlarının bu derece dar olmasının başlıca sebebi, siyasilerimizdeki şahsiyet zafiyetleri ve yetersizliklerdir. Ama, onlara o imkanı ve fırsatı verenin de, bizler olduğumuzu görmemiz gerekiyor!

Balıkesirliler olarak, sadece şu son dönemlerde değil, benim bildiğim en az 40-50 yıldır, acaba neden bu derece hiçbir işimize yaramayacak adamları Ankara’ya gönderiyoruz? Evet, bizim oy verip gönderdiğimiz bu kifayetsizler, Balıkesir’in her şeyini, Ankara’daki siyaset baronlarına adeta peşkeş çekiyorlar ve tek marifetleri de budur!

 

BALIKESİRLİLERİN YAPAMADIKLARINI, BAŞKALARI NASIL YAPIYOR?

Ama, başka illerin siyasilerini (hem de farklı partilere mensup olanlar), hep bir arada bir devlet kurumunda illerine yönelik hizmetlerle ilgili görüşmeler yaptıklarına dair bilgi sahibi olmak bir yana, bizzat tanık olduklarımız da olmuştur. Örneğin, 2009 yılının Ekim ya da Kasım aylarıydı, rahmetli Rektör Prof.Dr. Şerif Saylan tarafından, Tıp Fakültesi ve Üniversitemiz Hastanesi için bazı görüşmeler yapmak üzere, iki arkadaşımla birlikte Ankara’ya gönderilmiştik.

Tıp Fakültesi’nin akademik kadro meselelerini görüşmek için YÖK’e gittiğimizde, Aksaray’dan gelen 8-9 kişilik bir grupla karşılaştık. Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Necdet Sağlam, ilin 4 milletvekilini (AK Parti’li Ruhi Açıkgöz, Ali Rıza Alaboyun ve İlknur İnceöz ile MHP’li Osman Ertuğrul) ve 3 Rektör Yardımcısını da yanına almış, YÖK Personel Daire Başkanı Recep Sarıipek’in odasındaydılar; onlar çıktıktan sonra, Recep bey ile biz görüşecektik.

Şöyle bir düşünün, biraz önce o heyetin çıktığı odada, bizim (Tıp Fakültesi Sekreteri bendeniz, Hastane Başmüdürü Halil Doğan  ve Hastane Müdür Yardımcısı Mutlu Tanrıkulu) ne kadar şansımız olabilirdi?!. Balıkesir milletvekili rahmetli A.Edip Uğur (ki, o dönemde, AK Parti Genel Başkan Yardımcısıydı), o zaman, sadece bize bir-iki randevu temin etmekle yetinmişti. Tabii, yaptığımız görüşmelerden, Hastanenin kuruluş prosedürleri bakımından elzem bazı eksikliklerimizi öğrenmenin ötesinde, neredeyse elimiz tamamen boş olarak dönmüştük!

 

ACABA, ANKARA’DAKİLER BALIKESİR’İ NASIL GÖRÜYORLAR?

Eski Belediye Başkanımız, rahmetli Sabri Uğur’un ricası ile Balıkesir’e geldiğim 2005 yılından bu yana bu şehirde yaşıyorum. Bugüne kadar, ilimizi ilgilendiren bazı konularla ilgili olarak Ankara’ya giden birkaç heyet içinde (çoğu kez, tamamen kişisel davetlerle) yer aldım. Bu heyetlerde, zaman zaman bazı milletvekillerimizin, Belediye Başkanlarımızın, Valilerimizin de yer aldıkları oluyordu tabii. Ama, Aksaray örneğindeki gibi, “il adına topyekün bir ifade” ortaya konamıyordu! Bizim ortaya koyduğumuz bu derme-çatma manzaralara, Ankara perspektifinden bakıldığında, bu gibi hiçbir güçlü ifade ortaya koyma kabiliyeti olmayan heyetlerle oralara gitmektense, hiç gitmemek çok daha doğru görünüyor!

 

TIP FAKÜLTESİ VE ÜNİVERSİTE HASTANESİ NE OLACAK?

Kim ne derse desin, aklı başında, ortalama düzeyde tıp eğitim için, en az 450 yataklı bir hastane gerekiyor. 2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı’nda açılan bizim Tıp Fakültemiz için inşa edilen hastanede, bugün ancak 200 yatak var! Son birkaç yıldır, hastane yöneticilerinin gayretleri ve binanın iç mimari düzeni değiştirilerek, yatak sayısı sanırım 300’e kadar çıkarılmış olsa da, bu asla yeterli değildir. Bizim Tıp Fakültemizin hastane ihtiyacı had safhadayken, üniversite kampüsüne 10 km mesafede bulunan Atatürk Şehir Hastanesi, İstanbul’daki Hamidiye Tıp Fakültesi’ne bağlanıyor! “Neden?” diye soran da yok! Başta vekiller(!) olmak üzere, Balıkesir’in sözüm ona siyasileri, bu durumu sadece uzaktan seyretmekle yetiniyorlar! Ve hastalarımız, hâlâ İzmir’e, Bursa’ya, İstanbul’a ve hatta Ankara’ya taşınmaya devam ediyor!..

Bir süre önce, kendisi de Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi olan, üniversitemizin değerli Rektörü sayın Prof.Dr. İlter Kuş’un, “100 yataklı hastane” yapılacağına dair bir açıklaması çarptı gözüme. “Balıkesir’in Ankara nezdinde ne kadar hafife alınmakta olduğu”na dair, çok ciddi bir gösterge olan bu habere, siyasilerimizin ve sözüm ona ilimizde aydın(!) geçinen okumuş-yazmış takımının, hiçbir tepki göstermemiş olmaları dikkat çekicidir.

Bu tür olaylar bir başka ilde olsaydı, emin olun, iktidarı ve muhalefeti ile o illerin siyasileri bir araya gelir ve Ankara’yı, bu kararı almış olan efendilerin başlarına yıkarlardı! Ben şahsen, başta milletvekilleri olmak üzere, Balıkesir siyasilerinin, Belediye Başkanlarının ve Valilerinin, bu konuda herhangi bir itirazî girişimlerini işitmiş değilim; bilen-duyan varsa söylesin, biz de öğrenelim!

 

TIP FAKÜLTESİ’NE FAZLA ÖĞRENCİ ALINIYOR, PUANLAR DÜŞÜYOR!

İlk mezunlarını 2016 yılı Haziran sonunda veren Tıp Fakültemiz, üçbuçuk ay sonra 6. Dönem mezunlarını verecek...

Gerek mevcut binaların ve donanımlarının kapasitesi ve gerekse öğretim elemanları bakımlarından, yılda en çok 50 öğrenci alınması gereken Tıp Fakültemize, YÖK’ün dayatmaları ile her yıl 150-200 öğrenci yerleştiriliyor! İlk 41 öğrencisini, 2009 ÖSS’de, Türkiye genelinde ilk 9.000’den alan Tıp Fakültemiz, aldığı öğrenciler bakımından, geçen yıl ilk 17.000’lere kadar geriledi. Ve, buradan hekim diploması aldıkları için, bu çocuklar ülkemizin her yerinde “pratisyen hekim” olarak görev yapıyorlar! Bu konunun detayları, başlı başına birkaç yazı hacmine ulaşacak kadar uzundur. Şimdilik bu kadarı ile yetinelim.

Mutlaka, Tıp Fakültesi ve Üniversite Hastanesi ile ilgili üzüntü verici durumların benzerleri, ilimizde, pek çok başka konularda da söz konusudur. Ben burada, tüm detaylarını bildiğim ve hakim olduğum bir konu olması bakımından, “ilimizdeki hizmet anlayışı ile ilgili olumsuz bir örnek olarak”, sadece bu konudan söz ediyorum. Ve, sizlerin de, buna benzer, pek çok konularda da bilgi sahibi olduğunuzdan eminim.

 

TOPLUMSAL HAYATI İLGİLENDİREN HER KONUNUN ASIL MUHATAPLARI SİYASİLERDİR

İlimizle ilgili, kamu hizmetleri bakımından, bu ve benzeri meselelerle ilgilenmeleri gerekenler, iktidarı ve muhalefeti ile milletvekilleri ve Belediye Başkanları dahil, ildeki siyasetçilerdir. Ne yazık ki, incir çekirdeğini doldurmayan, kişisel siyasi ve maddi çıkarlarını aşamayacak düzeyde zayıf karakterli insanlardan bunu beklemek de pek mümkün görünmüyor!

Lütfen, taşıdıkları etiketler her ne olursa olsun, aranızda “siyasetçi” kimliği ile dolaşmakta olan çapsızlara prim vermeyin. Dahası, Balıkesir’e yapılması gerektiği halde, yapılmamış olan hizmetler konusunda onlara nefes aldırmayın!

Unutmayın ki, hiçbir “asil” kendisinin tayin ettiği bir “vekil”in karşısında ayağa kalkmaz, ona saygılarını ifade etme gereği duymaz! Aksine, o vekil, asiller karşısında saygılarını ifade etmekle “yükümlü” olmalıdır; yani, karşılarında, halk değil, kendileri ayağa kalkmalı. Eğer siz onların karşısında ayağa kalkmaya (hatta 4 kat eğilmeye) devam ederseniz, onlar da sizin sırtınızdan inmezler! Bu durumda, neden insinler ki zaten? Halbuki, kendi görevleri olduğu halde, yapmadıkları işlerle ilgili olarak sürekli sizlere hesap vermelidirler. Bunu yapmayacak ya da yapamayacak olanların siyasette ne işleri var Allah aşkına?

Siyasilerin, çapsızlıklarından dolayı yapamadıkları ya da şahsiyet zafiyetlerinden dolayı yapmadıkları görevlerle ilgili olarak, saçma-sapan mazeret masallarını dinlemek zorunda değiliz! Halk olarak, görevlerini yapmayanları siyaset sahnesinden alaşağı edecek olan bizleriz! Ve eğer onlar yıllar yılı bulundukları mevkileri koruyabiliyorlarsa, unutmayın ki, tek kusur sadece sizlerdedir.

Sırtınıza binmiş olan siyasilerin değişmesi, maalesef sizden değil, onların kendi aralarındaki rekabetten ve mücadeleden kaynaklanıyor. Kısacası, kendi aralarındaki kavgadan galip çıkan, geliyor sizin sırtınıza biniyor…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.