Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

MEVCUT HALİMİZLE DEVAM EDEMEYİZ!

Arada bir, kendimizce ve bilhassa da kendimizle ve memleketimizle ilgili olan hususlarda “iyi” ve “doğru” gördüğümüz şeylerin, gerçekte ne kadar iyi ve doğru olup-olmadıklarını sorgulamamız gerekiyor. Çünkü, zamanla kaçınılmaz olarak değişmekte olan şartlar, imkanlar ve ihtiyaçlar sebebiyle, bir süre önce iyi ve doğru olan şeylerle ilgili değerlendirmelerimizi değiştirmemizi gerektirir. Yani, “Biz eskiden şunu şöyle, ya da böyle yapardık.” diyerek, ille de eskiye bağlı kalmamız gerekmiyor. Ama, bu, “eski olan her şeyi değiştirelim” şeklinde anlaşılmamalıdır. Başta, töre ve gelenekler olmak üzere zamanla değişen şartlara, imkanlara ve ihtiyaçlara rağmen, faydalı olmaya devam eden hususların muhafaza edilmesi, gelecek nesillere aktarılması, bilhassa “milli kimliğin korunması” bakımından büyük önem taşır. Milli kimlik, toplumsal hayatımızın en temel “disiplin” unsurudur; yitirildiğinde, toplumsal bakımdan ciddi bir dejenerasyon meydana gelir ve sosyal hayat herhangi bir disiplin anlayışı ile temellendirmek mümkün olmaz.   GLOBAL DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK GEREK Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus, gerek bilim ve teknolojideki gelişmelerle hayatımıza giren ürünler ile ekonomik faaliyetlerdeki değişim ve iletişim teknolojilerindeki değişimin getirdiği global düzeydeki yoğun iletişimin ortaya çıkardığı uluslararası etkileşime bağlı sosyal değişimlerdir. Örneğin, telefonun bu kadar yoğun olarak kullanılmadığı ve internetin bilinmediği zamanlardaki insan ilişkileri ile günümüzdeki ilişkilerin aynı olması düşünülemez! Aynı şekilde, üretimin el işçiliği ve basit aletlerle yapıldığı dönemlerin tüketim alışkanlıkları ve buna bağlı gelenekler ile günümüzdeki tüketim alışkanlıkları ve geleneklerin de aynı olmasını bekleyemeyiz. Balıkesir’de, toplumsal hayatın geleneklere ve töreye göre sürdürülmesi ile ilgili değişimler, diğer pek çok yere göre, çok daha yavaş olmaktadır. Bunun en önemli sebebi, ekonomik faaliyetlerimizle ilgili değişimlerin de, diğer bölgelere kıyasla “yavaş” seyrediyor olmasıdır. Örneğin Balıkesir, yerel ortalama nüfus artış hızının gerektirdiği istihdam ve üretim artışını sağlayamıyor! Dahası, bunun nenden böyle olduğu üzerinde derinlemesine düşünen entelektüel kadroları da yetersiz görünüyor. Bu anlamda, bazı önemli hususlara dikkat çeken insanlarımız yok değil elbette; ne var ki, gerek ilimiz ekonomik faaliyetleri ve gerekse sosyal, idari ve siyasi alanlarda hakim konumda bulunanların, bilen insanların bilgilerinden yararlanma kabiliyetleri de fevkalade yetersizdir.   NE İÇİN YAPILDIKLARI MEÇHUL, SÖZDE PROJELER Lütfen üşenmeyin ve şu Çamlık tepesine bir çıkın, orada yapılmış olan binalara ve sözde düzenlemelere bir bakın. O yapılanların Balıkesir’e ve Balıkesir’deki toplumsal hayata ne gibi bir katkısı söz konusu olabilir. Ne için yapıldığı belli olmayan binaların, hangi amaçla kullanılabileceği hususunda hiçbir işe yarar fikir ortaya çıkarılamadığı için, İstanbul’dan (benim de, İstanbul’dan  bir parça tanıdığım) bir arkadaşın şahsi kütüphanesi buraya taşınarak, onun adına “kütüphane” ihdas edildi. Böyle bir şeyin, “Balıkesir’in ihtiyaçları ile ilgili öncelikler” arasında bir yerinin olup-olamayacağını bir düşünün. Bu ve benzeri bir dünya iş var Balıkesir’de, eminim, diğerlerini sizler benden çok daha iyi bilirsiniz. Bu gibi, toplumsal ihtiyaçlarımız bakımından, hiçbir önceliği bulunmayan sözde “proje”lere, acaba hangi sebeple ve ne düşünülerek akıl almaz miktarlarda büyük paralar harcanıyor?   SADECE “ÇAĞRI YAPARAK” OLMAZ BU İŞLER! İlimizin değerli işadamlarından, Güney Marmara Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (GÜNMARSİFED) Başkan Yardımcısı İsa Tamer Çelik, bir ay kadar önce, İstanbul’da gerçekleştirilen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde yaptığı konuşmada, birtakım teşviklerden ve bölgesel avantajlardan söz ederek, işadamlarını “Balıkesir’e ve Güney Marmara bölgesine yatırım yapmaya” davet etmişti. O toplantıda bulunan işadamlarından kaç tanesi, o anda bu davete icabet etmeyi aklından geçirdi ve şu anda da o konuda düşünüyor bilemem; ama, elbette, hiç kimse, sadece böyle bir davete bakarak, gelip buralarda yatırım filan yapmaz! Malûm, “Güney Marmara” denince, Balıkesir’in yanısıra, Çanakkale’nin tamamı ve Bursa’nın birkaç ilçesi de bölgeye dahil oluyor. Ama, biz, konuyu sadece Balıkesir perspektifinden ele alacağız.   ÖNCE, BİLENLERİ BİLMEYENLERDEN AYIRMAMIZ GEREK Burada, 27 Haziran’da yayınlanan “Neden Balıkesir’de iş olmasın!” başlıklı yazımızda, Türkiye’nin önde gelen işadamlarının, kendi aralarındaki sohbetlerde, Balıkesir söz konusu olduğunda, “orada iş olmaz” anlamında, hemen hemen benzer ifadeler kullandıklarını anlatmıştık. Balıkesir iş ve siyasetinde etkili olanların, öncelikle, böyle bir imajın ortaya çıkmasına neden olan etkenlerin neler olduğunu tespit etmeleri ve sonra da, bunların nasıl ortadan kaldırılacağı hususunu ciddi bir şekilde ele almaları gerekiyor. Esnafı ve sanayicisi ile, “kendi yağları ile kavrulma”nın ötesinde, yeterli yeni üretim, istihdam ve ticari kapasite yaratamayan bir işadamları topluluğumuz var. Aynı şekilde, güya “siyaset” yapmakta olan kadrolarımızın ise, kendi küçük hesaplarının peşinde koşarken, birbirlerinin kuyularını kazmaktan, adice ayak oyunlarından ve Balıkesir’deki siyasi rantı Ankara’daki Siyaset Baronlarına peşkeş çekmekten öte hiçbir nitelikleri bulunmuyor! Kısacası, bizim, ilimizdeki bu sözde işadamları ve sözde siyasetçilerle, mevcudun üzerine çıkma ihtimalimiz bulunmuyor. Halkın bunu kavraması ve ona göre kendi kaderine sahip çıkacak yolları bulması gerekiyor. Bu da, kendi içinde “bilenler ile bilmeyenleri birbirinden ayırmak”la başlanacak bir iştir.   ACABA MANSA BU İŞİ NASIL BAŞARDI? Balıkesir ili ve halkı olarak, kültürden ekonomiye ve siyasete, hiçbir alanda, neden ihtiyacımız olan gelişmeleri yaratamadığımızı düşünmemiz gerekiyor! Çevremizdeki diğer illerde ortaya çıkan gelişmeleri yakından gördüğümüz halde, “Bu adamlar bu işleri nasıl oluyor da yapabiliyorlar?!” diye düşünmüyoruz bile. Daha düne kadar her şeyi ile İzmir’e bağımlı olan (aradaki mesafe 25 km) Manisa’da bugün (Soma hariç), “Manisa Balıkesirliler Derneği (MABALDER)”nin bir iftar programında yapılan protokol konuşmalarında ifade edildiği üzere, 10 bine yakın Balıkesirli işçi çalışıyor! Halbuki, hiçbir denize kıyısı dahi bulunmayan Manisa, ne coğrafi konumu, ne de doğal zenginlikleri ve ne de tarımsal üretim ve hayvancılık potansiyeli bakımından iki denize kıyısı bulunan Balıkesir’le kıyaslanabilir! Bundan 30-40 yıl önce, gerek il ve gerekse merkez ilçeler nüfusları ile ekonomik düzey bakımından, Balıkesir’den çok daha gerilerde olan Manisa, bugün 400 bini aşan merkez ve 1,5 milyona yaklaşan il nüfusu ile ekonomik düzey bakımından da Balıkesir’i geçmiştir. İl yüzölçümü Balıkesir’den 250 km2 daha küçük olan Manisa, başta vergi olmak üzere, ülke ekonomisine yaptığı katkılar ile, devlet imkanlarından almakta olduğu paylar bakımından da, Balıkesir’in çok çok üzerinde bir yerde bulunuyor.   BU İŞADAMALRI VE BU SİYASİ KADROLARLA BU İŞ OLMAZ! Balıkesir ilinde, gerek devlet kurumları, gerek siyasi partiler ve gerekse meslek odaları ve sendikalar başta olmak üzere, ekonomi ve siyasetle ilgili tüm önde gelen kurumlar ve kişilerin, ama asıl toplumun okumuş-yazmış kesimlerinin, bugüne kadar geldiğimiz usullerle, bu ilin ve bu şehrin daha ileriye taşınamayacağını görmeleri, anlamaları gerekiyor. Balıkesir’in doğal olarak sahip bulunduğu zengin ekonomik ve güçlü siyasi potansiyellerini, kendi küçük hesaplarına kurban ederek ve tüm Balıkesir’i, Ankara’daki Siyaset Baronlarına peşkeş çekerek, buradaki yaşamlarını sürdürmekte olan tüm asalak unsurlardan, nasıl kurtulabileceğimizi, açık söyleyeyim ben de bileniyorum! Kendi yağları ile kavrulmaktan öte hiçbir ekonomik ve ticari hedef belirleyemeyen sözde işadamları ve esnaf yapımızla; önlerinde her mikrofon gördüklerinde yaptıkları, ölçüsüz palavra konuşmalardan (ve kendi küçük menfaat hesaplarından) başka, gerçekte hiçbir kerametleri olmayan bu insanlardan kurtulamadığımız sürece, Balıkesir için çok daha iyi bir geleceğin hayalini bile kuramayız!
Ekleme Tarihi: 25 Temmuz 2022 - Pazartesi

MEVCUT HALİMİZLE DEVAM EDEMEYİZ!

Arada bir, kendimizce ve bilhassa da kendimizle ve memleketimizle ilgili olan hususlarda “iyi” ve “doğru” gördüğümüz şeylerin, gerçekte ne kadar iyi ve doğru olup-olmadıklarını sorgulamamız gerekiyor. Çünkü, zamanla kaçınılmaz olarak değişmekte olan şartlar, imkanlar ve ihtiyaçlar sebebiyle, bir süre önce iyi ve doğru olan şeylerle ilgili değerlendirmelerimizi değiştirmemizi gerektirir.

Yani, “Biz eskiden şunu şöyle, ya da böyle yapardık.” diyerek, ille de eskiye bağlı kalmamız gerekmiyor. Ama, bu, “eski olan her şeyi değiştirelim” şeklinde anlaşılmamalıdır. Başta, töre ve gelenekler olmak üzere zamanla değişen şartlara, imkanlara ve ihtiyaçlara rağmen, faydalı olmaya devam eden hususların muhafaza edilmesi, gelecek nesillere aktarılması, bilhassa “milli kimliğin korunması” bakımından büyük önem taşır. Milli kimlik, toplumsal hayatımızın en temel “disiplin” unsurudur; yitirildiğinde, toplumsal bakımdan ciddi bir dejenerasyon meydana gelir ve sosyal hayat herhangi bir disiplin anlayışı ile temellendirmek mümkün olmaz.

 

GLOBAL DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK GEREK

Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus, gerek bilim ve teknolojideki gelişmelerle hayatımıza giren ürünler ile ekonomik faaliyetlerdeki değişim ve iletişim teknolojilerindeki değişimin getirdiği global düzeydeki yoğun iletişimin ortaya çıkardığı uluslararası etkileşime bağlı sosyal değişimlerdir. Örneğin, telefonun bu kadar yoğun olarak kullanılmadığı ve internetin bilinmediği zamanlardaki insan ilişkileri ile günümüzdeki ilişkilerin aynı olması düşünülemez! Aynı şekilde, üretimin el işçiliği ve basit aletlerle yapıldığı dönemlerin tüketim alışkanlıkları ve buna bağlı gelenekler ile günümüzdeki tüketim alışkanlıkları ve geleneklerin de aynı olmasını bekleyemeyiz.

Balıkesir’de, toplumsal hayatın geleneklere ve töreye göre sürdürülmesi ile ilgili değişimler, diğer pek çok yere göre, çok daha yavaş olmaktadır. Bunun en önemli sebebi, ekonomik faaliyetlerimizle ilgili değişimlerin de, diğer bölgelere kıyasla “yavaş” seyrediyor olmasıdır. Örneğin Balıkesir, yerel ortalama nüfus artış hızının gerektirdiği istihdam ve üretim artışını sağlayamıyor! Dahası, bunun nenden böyle olduğu üzerinde derinlemesine düşünen entelektüel kadroları da yetersiz görünüyor. Bu anlamda, bazı önemli hususlara dikkat çeken insanlarımız yok değil elbette; ne var ki, gerek ilimiz ekonomik faaliyetleri ve gerekse sosyal, idari ve siyasi alanlarda hakim konumda bulunanların, bilen insanların bilgilerinden yararlanma kabiliyetleri de fevkalade yetersizdir.

 

NE İÇİN YAPILDIKLARI MEÇHUL, SÖZDE PROJELER

Lütfen üşenmeyin ve şu Çamlık tepesine bir çıkın, orada yapılmış olan binalara ve sözde düzenlemelere bir bakın. O yapılanların Balıkesir’e ve Balıkesir’deki toplumsal hayata ne gibi bir katkısı söz konusu olabilir. Ne için yapıldığı belli olmayan binaların, hangi amaçla kullanılabileceği hususunda hiçbir işe yarar fikir ortaya çıkarılamadığı için, İstanbul’dan (benim de, İstanbul’dan  bir parça tanıdığım) bir arkadaşın şahsi kütüphanesi buraya taşınarak, onun adına “kütüphane” ihdas edildi. Böyle bir şeyin, “Balıkesir’in ihtiyaçları ile ilgili öncelikler” arasında bir yerinin olup-olamayacağını bir düşünün.

Bu ve benzeri bir dünya iş var Balıkesir’de, eminim, diğerlerini sizler benden çok daha iyi bilirsiniz. Bu gibi, toplumsal ihtiyaçlarımız bakımından, hiçbir önceliği bulunmayan sözde “proje”lere, acaba hangi sebeple ve ne düşünülerek akıl almaz miktarlarda büyük paralar harcanıyor?

 

SADECE “ÇAĞRI YAPARAK” OLMAZ BU İŞLER!

İlimizin değerli işadamlarından, Güney Marmara Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (GÜNMARSİFED) Başkan Yardımcısı İsa Tamer Çelik, bir ay kadar önce, İstanbul’da gerçekleştirilen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde yaptığı konuşmada, birtakım teşviklerden ve bölgesel avantajlardan söz ederek, işadamlarını “Balıkesir’e ve Güney Marmara bölgesine yatırım yapmaya” davet etmişti. O toplantıda bulunan işadamlarından kaç tanesi, o anda bu davete icabet etmeyi aklından geçirdi ve şu anda da o konuda düşünüyor bilemem; ama, elbette, hiç kimse, sadece böyle bir davete bakarak, gelip buralarda yatırım filan yapmaz!

Malûm, “Güney Marmara” denince, Balıkesir’in yanısıra, Çanakkale’nin tamamı ve Bursa’nın birkaç ilçesi de bölgeye dahil oluyor. Ama, biz, konuyu sadece Balıkesir perspektifinden ele alacağız.

 

ÖNCE, BİLENLERİ BİLMEYENLERDEN AYIRMAMIZ GEREK

Burada, 27 Haziran’da yayınlanan “Neden Balıkesir’de iş olmasın!” başlıklı yazımızda, Türkiye’nin önde gelen işadamlarının, kendi aralarındaki sohbetlerde, Balıkesir söz konusu olduğunda, “orada iş olmaz” anlamında, hemen hemen benzer ifadeler kullandıklarını anlatmıştık. Balıkesir iş ve siyasetinde etkili olanların, öncelikle, böyle bir imajın ortaya çıkmasına neden olan etkenlerin neler olduğunu tespit etmeleri ve sonra da, bunların nasıl ortadan kaldırılacağı hususunu ciddi bir şekilde ele almaları gerekiyor.

Esnafı ve sanayicisi ile, “kendi yağları ile kavrulma”nın ötesinde, yeterli yeni üretim, istihdam ve ticari kapasite yaratamayan bir işadamları topluluğumuz var. Aynı şekilde, güya “siyaset” yapmakta olan kadrolarımızın ise, kendi küçük hesaplarının peşinde koşarken, birbirlerinin kuyularını kazmaktan, adice ayak oyunlarından ve Balıkesir’deki siyasi rantı Ankara’daki Siyaset Baronlarına peşkeş çekmekten öte hiçbir nitelikleri bulunmuyor! Kısacası, bizim, ilimizdeki bu sözde işadamları ve sözde siyasetçilerle, mevcudun üzerine çıkma ihtimalimiz bulunmuyor. Halkın bunu kavraması ve ona göre kendi kaderine sahip çıkacak yolları bulması gerekiyor. Bu da, kendi içinde “bilenler ile bilmeyenleri birbirinden ayırmak”la başlanacak bir iştir.

 

ACABA MANSA BU İŞİ NASIL BAŞARDI?

Balıkesir ili ve halkı olarak, kültürden ekonomiye ve siyasete, hiçbir alanda, neden ihtiyacımız olan gelişmeleri yaratamadığımızı düşünmemiz gerekiyor! Çevremizdeki diğer illerde ortaya çıkan gelişmeleri yakından gördüğümüz halde, “Bu adamlar bu işleri nasıl oluyor da yapabiliyorlar?!” diye düşünmüyoruz bile. Daha düne kadar her şeyi ile İzmir’e bağımlı olan (aradaki mesafe 25 km) Manisa’da bugün (Soma hariç), “Manisa Balıkesirliler Derneği (MABALDER)”nin bir iftar programında yapılan protokol konuşmalarında ifade edildiği üzere, 10 bine yakın Balıkesirli işçi çalışıyor! Halbuki, hiçbir denize kıyısı dahi bulunmayan Manisa, ne coğrafi konumu, ne de doğal zenginlikleri ve ne de tarımsal üretim ve hayvancılık potansiyeli bakımından iki denize kıyısı bulunan Balıkesir’le kıyaslanabilir!

Bundan 30-40 yıl önce, gerek il ve gerekse merkez ilçeler nüfusları ile ekonomik düzey bakımından, Balıkesir’den çok daha gerilerde olan Manisa, bugün 400 bini aşan merkez ve 1,5 milyona yaklaşan il nüfusu ile ekonomik düzey bakımından da Balıkesir’i geçmiştir. İl yüzölçümü Balıkesir’den 250 km2 daha küçük olan Manisa, başta vergi olmak üzere, ülke ekonomisine yaptığı katkılar ile, devlet imkanlarından almakta olduğu paylar bakımından da, Balıkesir’in çok çok üzerinde bir yerde bulunuyor.

 

BU İŞADAMALRI VE BU SİYASİ KADROLARLA BU İŞ OLMAZ!

Balıkesir ilinde, gerek devlet kurumları, gerek siyasi partiler ve gerekse meslek odaları ve sendikalar başta olmak üzere, ekonomi ve siyasetle ilgili tüm önde gelen kurumlar ve kişilerin, ama asıl toplumun okumuş-yazmış kesimlerinin, bugüne kadar geldiğimiz usullerle, bu ilin ve bu şehrin daha ileriye taşınamayacağını görmeleri, anlamaları gerekiyor.

Balıkesir’in doğal olarak sahip bulunduğu zengin ekonomik ve güçlü siyasi potansiyellerini, kendi küçük hesaplarına kurban ederek ve tüm Balıkesir’i, Ankara’daki Siyaset Baronlarına peşkeş çekerek, buradaki yaşamlarını sürdürmekte olan tüm asalak unsurlardan, nasıl kurtulabileceğimizi, açık söyleyeyim ben de bileniyorum!

Kendi yağları ile kavrulmaktan öte hiçbir ekonomik ve ticari hedef belirleyemeyen sözde işadamları ve esnaf yapımızla; önlerinde her mikrofon gördüklerinde yaptıkları, ölçüsüz palavra konuşmalardan (ve kendi küçük menfaat hesaplarından) başka, gerçekte hiçbir kerametleri olmayan bu insanlardan kurtulamadığımız sürece, Balıkesir için çok daha iyi bir geleceğin hayalini bile kuramayız!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.