deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler

Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

SEÇMEN DESTEKLİ SİYASÎ SORUMSUZLUK!

“23 yıllık deneyimle ortaya çıkan ve tüm diğerlerinden farklı olarak, AK Parti iktidarının alâmet-i farîkası olan şey nedir?” diye bir soru sorulacak olsa, verilebilecek en makul (ve hatta tek) cevap, “SİYASÎ SORUMSUZLUK”tur. Evet, iktidarı döneminde meydana gelen ve pek çoğu hayli etkili olan olumsuz hadiselerin hiçbirinde, başta Erdoğan olmak üzere, AK Partili siyasilerin (ve aslında yandaş bürokratların da) hiçbiri, zerre sorumluluk üstlenmiyorlar. Örneğin, adam çıkıyor kameralar karısına, “Ben ekonomistim. Ülkenin ekonomisinden ben sorumluyum.” diye konuşuyor; ancak, meydana gelen ekonomik krizler ve %150’leri aşan enflasyon konusunda, hiçbir şekilde kendisinde en küçük bir hata ve sorumluluk görmüyor! İşin çok daha vahimi, her seçimde AK Parti’ye oy vermekte olan fanatik seçmen kitlesi de, yaşanan olumsuzluklarla ilgili olarak, ülkede akla gelen-gelmeyen herkesi sorumlu tutarken, Erdoğan’a ve AK Parti’ye toz kondurmuyor! Sanki, ülkeyi 23 yıldır tek başına Erdoğan değil de başkaları yönetiyor! İktidarın siyasî sorumsuzluk tutumu, doğrudan sorumlu olması gereken hemen her alanda aynı şekilde devam ediyor. Aradan geçen dokuz yıla rağmen, henüz hiçbir bakımdan aydınlatılamamış olan 15 Temmuz 2016 tarihindeki alçaklığın dışında Erdoğan, halka sıkıntı ve ülkemize zarar veren hiçbir konuda, en küçük bir sorumluluk üstlenmemiş, fanatik AK Parti seçmeni de kendisinden böyle bir davranış beklememiş ve talep etmemiştir. Erdoğan, 15 Temmuz’la ilgili sorumluluğunu ise, “Aldatıldık, Allah bizi affetsin!” diyerek geçiştirmiştir.   DEVLET İMKANLARI İLE FETÖ’YÜ SEMİRTENLER NEREDE? 15 Temmuz alçaklığını yapmakla suçlanan FETÖ’nün devlet sistemini istila etmesine imkan veren, destekleyen ve müsamaha gösteren, sanki bizzat kendisi ve AK Parti iktidarı değilmiş gibi, söylediği tek bir cümle ile işin içinden çıkmış; hiç kimse de ona, “Dur bakalım arkadaş, senin ve arkadaşlarının, iktidara geldiğiniz 2002’den o tarihe kadar, 14 yıl boyunca, devletin tüm imkanları ile (çoğu zaman kanunları da çiğneyerek) FETÖ’ye verdiğiniz desteğin hesabı ne olacak?” diye sormamıştır. 15 Temmuz’dan sonra, “FETÖ’nün siyasî ayağının araştırılması” amacıyla TBMM Başkanlığı’na verilen önergeler, AK Partili ve MHP’li milletvekillerinin tam kadro oyları ile reddedilmiştir. Böylece, sahip oldukları siyasî güç ve imkanlarıyla, iktidarda oldukları 14 yıl boyunca FETÖ’ye destek veren siyasetçiler, sütten çıkmış ak kaşık olarak ve zerre sorumluluk duymadan (ve hiçbir şekilde de utanmadan) hayatlarına ve faaliyetlerine devam ediyorlar. Adamların, sanki FETÖ’nün hem devlet içinde ve hem de toplum üzerinde böylesine olağanüstü etkili olabilecek derecede güç sahibi olmasını sağlayanlar kendileri değillermiş gibi, “FETÖ ile mücadele şovları”ndan geçilmiyor! Türkiye’de sonuçlanan FETÖ davalarından, uluslararası mahkemelere götürülenlerin tamamında, Türkiye yargısı hatalı bulunuyor ve devletimiz bu mahkemeler tarafından yüksek tazminatlara mahkum ediliyor; ama, ilginç bir şekilde (en başta muhalefet partileri olmak üzere), bu durum hiç kimsenin umurunda değil! Anlaşılan o ki, AK Parti iktidarı devam ettiği sürece, başta 15 Temmuz olmak üzere, Muhsin Yazıcıoğlu (25 Mart 2009) ve Sinan Ateş (30 Aralık 2022) cinayetlerinin de ne olduğu ve olmadığı hususunda, hiçbir gerçek ortaya çıkarılamayacak!   EŞİ EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ REZALET Şimdi gelelim, şu “sahte diplomalar” meselesine! Burada, belki en son söylenebilecek bir noktayı hemen işaret etmek gerekiyor. İktidarın, sahte diploma skandalıyla ilgili genel tutumunun (yürütülen soruşturmaya ve yapılan açıklamalara bakılırsa), bu rezaletten asıl sorumlu olmaları gereken AK Partili bürokratları ve siyasi sorumluları koruma amaçlı olduğu gayet açıktır. Netice olarak iktidar, “sahte diploma çetesi” diyerek, daha önce bu tür suçlardan sabıkası olan ve bilinen üç-beş kişiyi güya yargılayacak, sonra da sürekli gündemi değiştirerek, insanların bu konuyu düşünmeleri engellenecek, mesele unutulmaya terk edilecektir. Böylece, bu meselenin asıl sorumluları olan yandaş bürokratlar ile ilgili (1994’ten bu yana, 30 yılda hem resmi mesaisine devam eden, hem de 6 tane Lisans, 2 tane Yüksek Lisans ve 2 tane de Doktora diploması elde etmiş olan) bakan ve yardımcısı korunmuş olacaktır. Son birkaç gündür kamuoyuna yansıyan iddialara göre, son 15 yıllık sürede, gerek devlet kurumlarında hayli üst düzey görevlerde bulunan kişiler ve gerekse üniversitelerde görev yapmakta olan akademisyenler için, 200’ü aşan sayılarda, sahte diploma, sahte kimlik ve sahte ehliyet düzenlenmiş. Bu konuyla ilgili olarak, İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan resmî açıklamada, düzenlenen 2 operasyonda, toplam 197 şüpheli şahıs yakalanmış, bu şüphelilerin 37’si tutuklanmış, 150’si hakkında ise adlî kontrol kararı verilmiş!(1) Adalet Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklamasında ise, “…. yürütülen soruşturma sürecinde elde edilen deliller doğrultusunda farklı zamanlarda yakalama ve gözaltı işlemleri gerçekleştirilmiş, 220 kişi hakkında adli işlem yapılmış, 199 şüpheli hakkında kamu davası açılmıştır. Bunlardan 37’si hakkında tutuklama kararı verilmiş, 150 kişi hakkında adli kontrol hükümleri uygulanmıştır.” deniliyor.(2)   PES YANİ, BÖYLESİ GERÇEKTEN ZOR BULUNUR! Konuyla ilgili soruşturma, “ÖSYM Bilişim Sistemi’ne girme” suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 07 Ocak 2025 tarihinde başlatılmış. Bu soruşturmada, tüm şüphelerin ve iddiaların merkezi ise BTK (Bilgi Teknolojileri Kurumu)… İşin en ilginç yanlarından biri, BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu’nun e-imzasının da, sahte diploma çetesi tarafından kopyalanmış(?!) olması ve BTK’nın eski başkanı ve hâlen Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı olan Ömer Fatih Sayan’ın (önceki Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın ağabeyi) da bu olaya adının karışması… Bu arada hemen belirtelim ki, bizzat e-imzanın sahibinin ilgisi olmadan e-imza USB’leri kullanılamaz! Dahası, e-imza USB’lerini üretme yetkisi verilmiş olan kuruluşların dahli olmadan da, kopyaları filan çıkartılamaz! Dolayısı ile, yapılan işlemler (düzenlenen belgeler) usulsüz ve sahte olabilir, ancak kullanılan e-imzalar, kesinlikle “gerçek”tir. Fevkalade ilginç bir özgeçmişi ve hayli etkileyici bir “diploma koleksiyonu”na sahip olan Ö.F.Sayan, daha 18 yaşındayken, Erdoğan’ın seçimi kazanmasıyla birlikte, 1994 yılında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başlamış. O tarihten sonra geçen 30 yıl içinde, 6 (sayı ile “altı”) tane Lisans, 2 tane Yüksek Lisans ve 2 tane de Doktora diploması edinecektir.(3) Kısacası bu adam, eşi-emsali, öyle pek de kolay bulunamayacak bir cevher… Görüldüğü üzere, 1994 yılından bu yana, “tam zamanlı çalışma gerektiren resmî görevler”de çalışan Ö.F.Sayan’ın gösterdiği performansa şapka çıkarmamak elde değil. Ancak, kendisiyle ilgili internet mecralarındaki CV’lerinde yer alan diplomaların, 07 Ocak 2025 tarihinde başlatılan ve gizli yürütülen soruşturmanın, geçen hafta içinde kamuoyu nezdinde skandal olarak patlatılmasından (Kim patlattıysa artık!) hemen sonra kaldırılmış olması, konunun bir diğer ilginç tarafı. Yıllarca, özgeçmişinde yer verdiği o şatafatlı Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora diplomalarını, birkaç gün önce neden kaldırdı acaba?   YENİ KURULAN SGB BAŞKANLIĞINA, 8 AYDIR ATAMA YAPILMADI! Erdoğan tarafından, 08 Ocak 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan bir kararname ile kurulduğu açıklanan “Siber Güvenlik Başkanlığı”na (SGB) herhangi bir atamanın yapılıp yapılmadığı bilinmiyor! Bugüne kadar Resmî Gazete’de atama kararnamesi yayınlanmayan SGB Başkanlığı görevini (vekaleten de olsa) acaba kim yürütüyor? Halbuki, günlerdir kamuoyunu meşgul etmekte olan sahte diploma skandalı ile ilgili soruşturmalarda, bu kurumun, çok önemli bir fonksiyonunun olması gerekmez mi? Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olan soruşturmaya konu olan sahte diplomaların 200’e yakın bölümünün akademisyenlere ait olması, karşımıza, çok bilinmeyenli çözümsüz birtakım problemler getiriyor. Söz konusu sahte diplomalarla atanmış oldukları görevlerde sahip oldukları yetkilerle yaptıkları işlemlerin geçerliliği söz konusu olamayacağına göre, bu işlemlerin iptal edilmesine bağlı olarak müteselsilen gerçekleştirilen tüm diğer işlemlerle ilgili tasarruflar da geçerliliklerini yitirmeyecek mi? Böyle bir durumda, skandalın boyutlarının ulaşabileceği devasa boyutları tahmin etmek bile imkansız.   SKANDALIN SİYASÎ VE BÜROKRATİK SORUMLULARI NEREDE? İşte, en son, kamuoyu nezdinde böylesine büyük etkileri olan sahte diploma skandalı olmak üzere, son 23 yıl içinde meydana gelen skandalların hiçbirinde, herhangi bir bürokratın ve/veya siyasi yetkilinin sorumluluğu üzerine alarak istifa ettiğini duymadık! Bugün, Cumhuriyet tarihinde eşi-emsali görülmemiş bir skandalla karşı karşıyayız ve bu konu, sadece savcılık ve polis tarafından soruşturulmakta olan, adları çeşitli siber suçlara karışmış birtakım sabıkalılara yönelik işlemlerden ibaret, alelade bir adlî işlem olarak görülüyor. Kendi e-imzası kopyalanan BTK Başkanı ve sahte diploma koleksiyonuna sahip BTK eski Başkanı (ve şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı) bu konuda, kendilerini zerre miktarda sorumlu görmüyorlar ve yerlerinde oturmaya devam ediyorlar. Dolayısı ile, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu da, 23 Temmuz 2018 tarihinden bu yana işgal etmekte olduğu o koltukta huzur içinde oturmaya devam ediyor. İşin tüm bunlardan çok daha vahim ve ilginç yanı ise, halk da bu konuda hiçbir tepki vermiyor ve bu sorumluları istifaya davet etmiyor! Bugüne kadar, başka bir ülkede olsa hükümetleri düşürecek boyutlardaki olaylarda bile, hiçbir şekilde siyasî sorumluluk üstlendiği görülmeyen AK Parti iktidarı, bugün karşı karşıya olduğumuz devasa boyutlu bu skandal karşısında bile, problemi tümüyle polise ve yargıya yükleyerek, partili bürokratları ve ilgili siyasi sorumluları koruyor ve kendi yoluna devam ediyor. Muhalefet partileri ve halkta da gelişmiş demokrasilerde görülen toplumsal tepki söz konusu olmadığından, adamlar yerlerinde rahat, kıçlarını yaya yaya, göbeklerini kaşıya kaşıya ve gerdanlarını kıra kıra, utanmadan oturmaya devam ediyorlar. _______________ (1) https://www.icisleri.gov.tr/sahte-diploma-ve-ehliyetler-ile-ilgili-yapilan-operasyonlara-iliskin-basin-aciklamasi (2) https://www.adalet.gov.tr/adalet-bakani-tunctan-sahte-diploma-sorusturmalarina-iliskin-aciklama (3) Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan’ın “Diploma Koleksiyonu”: Lisans Diplomaları İstanbul Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü Anadolu Üniversitesi Kamı Yönetimi bölümü Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Yüksek Lisans Diplomaları Münih Teknik Üniversitesi Haberleşme Mühendisliği İstanbul Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü Doktora Diplomaları İstanbul Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Özel Hukuk -------------------- 11 Ağustos 2025
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2025 -Pazartesi

SEÇMEN DESTEKLİ SİYASÎ SORUMSUZLUK!

23 yıllık deneyimle ortaya çıkan ve tüm diğerlerinden farklı olarak, AK Parti iktidarının alâmet-i farîkası olan şey nedir?” diye bir soru sorulacak olsa, verilebilecek en makul (ve hatta tek) cevap, “SİYASÎ SORUMSUZLUK”tur. Evet, iktidarı döneminde meydana gelen ve pek çoğu hayli etkili olan olumsuz hadiselerin hiçbirinde, başta Erdoğan olmak üzere, AK Partili siyasilerin (ve aslında yandaş bürokratların da) hiçbiri, zerre sorumluluk üstlenmiyorlar.

Örneğin, adam çıkıyor kameralar karısına, “Ben ekonomistim. Ülkenin ekonomisinden ben sorumluyum.” diye konuşuyor; ancak, meydana gelen ekonomik krizler ve %150’leri aşan enflasyon konusunda, hiçbir şekilde kendisinde en küçük bir hata ve sorumluluk görmüyor! İşin çok daha vahimi, her seçimde AK Parti’ye oy vermekte olan fanatik seçmen kitlesi de, yaşanan olumsuzluklarla ilgili olarak, ülkede akla gelen-gelmeyen herkesi sorumlu tutarken, Erdoğan’a ve AK Parti’ye toz kondurmuyor! Sanki, ülkeyi 23 yıldır tek başına Erdoğan değil de başkaları yönetiyor!

İktidarın siyasî sorumsuzluk tutumu, doğrudan sorumlu olması gereken hemen her alanda aynı şekilde devam ediyor. Aradan geçen dokuz yıla rağmen, henüz hiçbir bakımdan aydınlatılamamış olan 15 Temmuz 2016 tarihindeki alçaklığın dışında Erdoğan, halka sıkıntı ve ülkemize zarar veren hiçbir konuda, en küçük bir sorumluluk üstlenmemiş, fanatik AK Parti seçmeni de kendisinden böyle bir davranış beklememiş ve talep etmemiştir. Erdoğan, 15 Temmuz’la ilgili sorumluluğunu ise, “Aldatıldık, Allah bizi affetsin!” diyerek geçiştirmiştir.

 

DEVLET İMKANLARI İLE FETÖ’YÜ SEMİRTENLER NEREDE?

15 Temmuz alçaklığını yapmakla suçlanan FETÖ’nün devlet sistemini istila etmesine imkan veren, destekleyen ve müsamaha gösteren, sanki bizzat kendisi ve AK Parti iktidarı değilmiş gibi, söylediği tek bir cümle ile işin içinden çıkmış; hiç kimse de ona, “Dur bakalım arkadaş, senin ve arkadaşlarının, iktidara geldiğiniz 2002’den o tarihe kadar, 14 yıl boyunca, devletin tüm imkanları ile (çoğu zaman kanunları da çiğneyerek) FETÖ’ye verdiğiniz desteğin hesabı ne olacak?” diye sormamıştır.

15 Temmuz’dan sonra, “FETÖ’nün siyasî ayağının araştırılması” amacıyla TBMM Başkanlığı’na verilen önergeler, AK Partili ve MHP’li milletvekillerinin tam kadro oyları ile reddedilmiştir. Böylece, sahip oldukları siyasî güç ve imkanlarıyla, iktidarda oldukları 14 yıl boyunca FETÖ’ye destek veren siyasetçiler, sütten çıkmış ak kaşık olarak ve zerre sorumluluk duymadan (ve hiçbir şekilde de utanmadan) hayatlarına ve faaliyetlerine devam ediyorlar.

Adamların, sanki FETÖ’nün hem devlet içinde ve hem de toplum üzerinde böylesine olağanüstü etkili olabilecek derecede güç sahibi olmasını sağlayanlar kendileri değillermiş gibi, “FETÖ ile mücadele şovları”ndan geçilmiyor! Türkiye’de sonuçlanan FETÖ davalarından, uluslararası mahkemelere götürülenlerin tamamında, Türkiye yargısı hatalı bulunuyor ve devletimiz bu mahkemeler tarafından yüksek tazminatlara mahkum ediliyor; ama, ilginç bir şekilde (en başta muhalefet partileri olmak üzere), bu durum hiç kimsenin umurunda değil! Anlaşılan o ki, AK Parti iktidarı devam ettiği sürece, başta 15 Temmuz olmak üzere, Muhsin Yazıcıoğlu (25 Mart 2009) ve Sinan Ateş (30 Aralık 2022) cinayetlerinin de ne olduğu ve olmadığı hususunda, hiçbir gerçek ortaya çıkarılamayacak!

 

EŞİ EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ REZALET

Şimdi gelelim, şu “sahte diplomalar” meselesine!

Burada, belki en son söylenebilecek bir noktayı hemen işaret etmek gerekiyor. İktidarın, sahte diploma skandalıyla ilgili genel tutumunun (yürütülen soruşturmaya ve yapılan açıklamalara bakılırsa), bu rezaletten asıl sorumlu olmaları gereken AK Partili bürokratları ve siyasi sorumluları koruma amaçlı olduğu gayet açıktır.

Netice olarak iktidar, “sahte diploma çetesi” diyerek, daha önce bu tür suçlardan sabıkası olan ve bilinen üç-beş kişiyi güya yargılayacak, sonra da sürekli gündemi değiştirerek, insanların bu konuyu düşünmeleri engellenecek, mesele unutulmaya terk edilecektir. Böylece, bu meselenin asıl sorumluları olan yandaş bürokratlar ile ilgili (1994’ten bu yana, 30 yılda hem resmi mesaisine devam eden, hem de 6 tane Lisans, 2 tane Yüksek Lisans ve 2 tane de Doktora diploması elde etmiş olan) bakan ve yardımcısı korunmuş olacaktır.

Son birkaç gündür kamuoyuna yansıyan iddialara göre, son 15 yıllık sürede, gerek devlet kurumlarında hayli üst düzey görevlerde bulunan kişiler ve gerekse üniversitelerde görev yapmakta olan akademisyenler için, 200’ü aşan sayılarda, sahte diploma, sahte kimlik ve sahte ehliyet düzenlenmiş. Bu konuyla ilgili olarak, İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan resmî açıklamada, düzenlenen 2 operasyonda, toplam 197 şüpheli şahıs yakalanmış, bu şüphelilerin 37’si tutuklanmış, 150’si hakkında ise adlî kontrol kararı verilmiş!(1)

Adalet Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklamasında ise, “…. yürütülen soruşturma sürecinde elde edilen deliller doğrultusunda farklı zamanlarda yakalama ve gözaltı işlemleri gerçekleştirilmiş, 220 kişi hakkında adli işlem yapılmış, 199 şüpheli hakkında kamu davası açılmıştır. Bunlardan 37’si hakkında tutuklama kararı verilmiş, 150 kişi hakkında adli kontrol hükümleri uygulanmıştır.” deniliyor.(2)

 

PES YANİ, BÖYLESİ GERÇEKTEN ZOR BULUNUR!

Konuyla ilgili soruşturma, “ÖSYM Bilişim Sistemi’ne girme” suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 07 Ocak 2025 tarihinde başlatılmış. Bu soruşturmada, tüm şüphelerin ve iddiaların merkezi ise BTK (Bilgi Teknolojileri Kurumu)… İşin en ilginç yanlarından biri, BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu’nun e-imzasının da, sahte diploma çetesi tarafından kopyalanmış(?!) olması ve BTK’nın eski başkanı ve hâlen Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı olan Ömer Fatih Sayan’ın (önceki Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın ağabeyi) da bu olaya adının karışması…

Bu arada hemen belirtelim ki, bizzat e-imzanın sahibinin ilgisi olmadan e-imza USB’leri kullanılamaz! Dahası, e-imza USB’lerini üretme yetkisi verilmiş olan kuruluşların dahli olmadan da, kopyaları filan çıkartılamaz! Dolayısı ile, yapılan işlemler (düzenlenen belgeler) usulsüz ve sahte olabilir, ancak kullanılan e-imzalar, kesinlikle “gerçek”tir.

Fevkalade ilginç bir özgeçmişi ve hayli etkileyici bir “diploma koleksiyonu”na sahip olan Ö.F.Sayan, daha 18 yaşındayken, Erdoğan’ın seçimi kazanmasıyla birlikte, 1994 yılında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başlamış. O tarihten sonra geçen 30 yıl içinde, 6 (sayı ile “altı”) tane Lisans, 2 tane Yüksek Lisans ve 2 tane de Doktora diploması edinecektir.(3) Kısacası bu adam, eşi-emsali, öyle pek de kolay bulunamayacak bir cevher…

Görüldüğü üzere, 1994 yılından bu yana, “tam zamanlı çalışma gerektiren resmî görevler”de çalışan Ö.F.Sayan’ın gösterdiği performansa şapka çıkarmamak elde değil. Ancak, kendisiyle ilgili internet mecralarındaki CV’lerinde yer alan diplomaların, 07 Ocak 2025 tarihinde başlatılan ve gizli yürütülen soruşturmanın, geçen hafta içinde kamuoyu nezdinde skandal olarak patlatılmasından (Kim patlattıysa artık!) hemen sonra kaldırılmış olması, konunun bir diğer ilginç tarafı. Yıllarca, özgeçmişinde yer verdiği o şatafatlı Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora diplomalarını, birkaç gün önce neden kaldırdı acaba?

 

YENİ KURULAN SGB BAŞKANLIĞINA, 8 AYDIR ATAMA YAPILMADI!

Erdoğan tarafından, 08 Ocak 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan bir kararname ile kurulduğu açıklanan “Siber Güvenlik Başkanlığı”na (SGB) herhangi bir atamanın yapılıp yapılmadığı bilinmiyor! Bugüne kadar Resmî Gazete’de atama kararnamesi yayınlanmayan SGB Başkanlığı görevini (vekaleten de olsa) acaba kim yürütüyor? Halbuki, günlerdir kamuoyunu meşgul etmekte olan sahte diploma skandalı ile ilgili soruşturmalarda, bu kurumun, çok önemli bir fonksiyonunun olması gerekmez mi?

Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olan soruşturmaya konu olan sahte diplomaların 200’e yakın bölümünün akademisyenlere ait olması, karşımıza, çok bilinmeyenli çözümsüz birtakım problemler getiriyor. Söz konusu sahte diplomalarla atanmış oldukları görevlerde sahip oldukları yetkilerle yaptıkları işlemlerin geçerliliği söz konusu olamayacağına göre, bu işlemlerin iptal edilmesine bağlı olarak müteselsilen gerçekleştirilen tüm diğer işlemlerle ilgili tasarruflar da geçerliliklerini yitirmeyecek mi? Böyle bir durumda, skandalın boyutlarının ulaşabileceği devasa boyutları tahmin etmek bile imkansız.

 

SKANDALIN SİYASÎ VE BÜROKRATİK SORUMLULARI NEREDE?

İşte, en son, kamuoyu nezdinde böylesine büyük etkileri olan sahte diploma skandalı olmak üzere, son 23 yıl içinde meydana gelen skandalların hiçbirinde, herhangi bir bürokratın ve/veya siyasi yetkilinin sorumluluğu üzerine alarak istifa ettiğini duymadık! Bugün, Cumhuriyet tarihinde eşi-emsali görülmemiş bir skandalla karşı karşıyayız ve bu konu, sadece savcılık ve polis tarafından soruşturulmakta olan, adları çeşitli siber suçlara karışmış birtakım sabıkalılara yönelik işlemlerden ibaret, alelade bir adlî işlem olarak görülüyor.

Kendi e-imzası kopyalanan BTK Başkanı ve sahte diploma koleksiyonuna sahip BTK eski Başkanı (ve şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı) bu konuda, kendilerini zerre miktarda sorumlu görmüyorlar ve yerlerinde oturmaya devam ediyorlar. Dolayısı ile, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu da, 23 Temmuz 2018 tarihinden bu yana işgal etmekte olduğu o koltukta huzur içinde oturmaya devam ediyor. İşin tüm bunlardan çok daha vahim ve ilginç yanı ise, halk da bu konuda hiçbir tepki vermiyor ve bu sorumluları istifaya davet etmiyor!

Bugüne kadar, başka bir ülkede olsa hükümetleri düşürecek boyutlardaki olaylarda bile, hiçbir şekilde siyasî sorumluluk üstlendiği görülmeyen AK Parti iktidarı, bugün karşı karşıya olduğumuz devasa boyutlu bu skandal karşısında bile, problemi tümüyle polise ve yargıya yükleyerek, partili bürokratları ve ilgili siyasi sorumluları koruyor ve kendi yoluna devam ediyor. Muhalefet partileri ve halkta da gelişmiş demokrasilerde görülen toplumsal tepki söz konusu olmadığından, adamlar yerlerinde rahat, kıçlarını yaya yaya, göbeklerini kaşıya kaşıya ve gerdanlarını kıra kıra, utanmadan oturmaya devam ediyorlar.

_______________

(1) https://www.icisleri.gov.tr/sahte-diploma-ve-ehliyetler-ile-ilgili-yapilan-operasyonlara-iliskin-basin-aciklamasi

(2) https://www.adalet.gov.tr/adalet-bakani-tunctan-sahte-diploma-sorusturmalarina-iliskin-aciklama

(3) Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan’ın “Diploma Koleksiyonu”:

Lisans Diplomaları

  1. İstanbul Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği
  2. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi
  3. Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü
  4. Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü
  5. Anadolu Üniversitesi Kamı Yönetimi bölümü
  6. Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Yüksek Lisans Diplomaları

  1. Münih Teknik Üniversitesi Haberleşme Mühendisliği
  2. İstanbul Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü

Doktora Diplomaları

  1. İstanbul Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği
  2. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Özel Hukuk

--------------------

11 Ağustos 2025

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.